1 Ekim 2009 Perşembe

ERDOĞANDA ÖĞRENCİLER NASİHAT


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dokuz Eylül Üniversitesi'nin (DEÜ) yeni akademik yılı açılış törenlerine katılarak burada bir konuşma yaptı. Akademik sorunlardan ziyade ülke gündemine, G20, İMF ve ekonomik krize değinen Erdoğan üniversite öğrencilerine nasihat vermekten de geri durmadı.

Konuşmasına üniversite kampüsünün dağınıklığından bahsederek başlayan Erdoğan bu tablodan rahatsız olduğunu ve tüm bölümlerin büyük bir kampüs içerisinde bir araya getirilmesinin gerektiğini söyledi. Neoliberal politikaların bir numaralı uygulayıcısı olan AKP'nin eğitimden sağlığa her tür hizmeti ticarileştirmeye çalıştığı biliniyor. Okul arazilerine dahi göz diken ve buldukları tüm alanları ranta açmaya çalışan bu çapulcuların şefi Erdoğan'ın Dokuz Eylül Üniversitesi'ne dair sarf ettiği sözler ise hayli manidar.

Ne AKP'nin ne de genel olarak kapitalist devletlerin Üniversiteleri birleştirmek gibi bir kaygıları olmadığı açık. Üniversiteleri parçalayarak gençlik hareketinde ortaya çıkabilecek yükselişlerin önüne geçmeyi amaçlayan sermaye uşaklarının üniversitelerin yalnızca mekansal olarak değil yönetim olarak da bölünmesi üzerine kafa yordukları biliniyor. Durum böyleyken Erdoğan'ın açıklamaları Dokuz Eylül Üniversitesi'nin mevcut konumu üzerine çeşitli hesaplar yapıldığını düşündürüyor.

Üniversitelilere “şükür” nasihati

Erdoğan'ın konuşmasında önemli bir vurgu ise işsizlik sorununa ayrıldı. “Kasımpaşalı” üslubuna bürünerek “Her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kural yok” diyen Erdoğan ABD ve İspanya gibi çeşitli ülkeleri örnek göstererek işsizliğin adeta “normal” olduğunu savundu. ABD'de %8, İspanya'da ise %18 işsizlik olduğunu söyleyen Erdoğan Türkiye'nin %13 işsizlik oranını doğal karşıladığını belirtmiş oldu.

Kapitalizmin yapısal krizinin etkileri derinleştikçe işsizliğin tırmanması, üniversite mezunları arasında da işsizlik oranının hayli yükselmesi sıkça gündeme gelmekte. Ancak bunun sorumlusu yalnızca kriz değil, bizzat neoliberal politikalar yani kapitalist sistem. Eğitimi metaya dönüştüren, öğrenciyi müşteri gören, parası olmayana kalitesiz eğitim vermeyi doğal karşılayan bir sistemin, üniversite mezunlarının işsiz kalmasını da doğal karşılaması şaşırtıcı olmasa gerek. AKP şefinin sözleri ise bir kez daha demagojiye başvurarak suyu bulandırmaktan, popülist söylemlerle göz boyamaktan başka anlam taşımıyor.

Özgür düşünceler filizlenmeliymiş!..

Erdoğan kampüste yaptığı konuşmada özgür düşünceden, bilimsel eğitimden de dem vurdu. “Kütüphanenin nerede olduğunu bilmeden mezun olan öğrenciler”in varlığından bahseden Erdoğan sözü AKP icraatlarına getirerek Kürt illerine yaptığı eğitim yatırımlarından bahsetti. Üniversite eğitimin niteliğindeki düşüş ortadayken kütüphanesiz, laboratuvarsız tabela üniversiteler açarak icraat yapıyor gibi görünen, özel üniversitelere teşvikler yağdırırken devlet üniversitelerini kendini döndüremeyecek hale getiren neoliberal politikaların savunucusu Erdoğan utanmadı, yine öğrencileri suçladı.

Konuşmasında ikiyüzlüce “Üniversiteler özgür düşüncelerin yeşermesi ve gereken ortamlar olmalı” diyen Erdoğan ABD'de ki “demokrasi” ortamını da örnek vermeden edemedi. Erdoğan üniversitelerde her tür politik faaliyeti soruşturmalarla, devlet terörü ile ve faşist saldırılarla karşılayan sanki kendileri değilmiş gibi “özgür düşünce”lerden bahsetti. Tabi ABD örneği verirken orada da geçmişte politikacılara yönelik çirkin protestolar yapıldığını ancak bunun geride kaldığını da belirtti. Ne de olsa onlar düşünmeyi överken düşündüğünü söylemeyi ve eyleme geçirmeyi suç sayarlar. Erdoğan'ın sözleri de farklı değil, “özgür düşünün ama tepki vermeyin” işte istenen öğrenci tipolojisi...

Erdoğan'ın DEÜ'de yaptığı konuşma aslında sermaye devletinin üniversiteleri nasıl gördüğünü ve eğitimde ticarileşmenin nelerle sonuçlandığını göstermek için hayli veri barındırıyor. “Kasımpaşalı” üslubu ile üzerleri örtülmeye, demagojilerle çarpıtılmaya çalışılsa da gerçekler ortada duruyor. Her geçen gün sermaye yasalarına daha fazla tabi olan, neoliberal uygulamalarla piyasaya açılmaya çalışılan üniversiteler Tayyip gibilerin nutukları arasında sermayenin arka bahçeleri haline geliyor.