14 Kasım 2009 Cumartesi

Tartışmalar 'açılım bu mu?' dedirtti


Mecliste cumhuriyet tarihinin en önemli görüşmelerinden biri yapıldı. Kürt sorunu 86 yıllık inkar siyasetinin ardından ilk kez Meclis çatısı altında ele alındı. Aylardır gündemi meşgul eden “demokratik açılım” görüşüldü. AKP, beklentileri karşılamadı.

Meclis Genel Kurulu'nda AKP sunduğu “demokratik açılım”ın genel görüşmeleri dün akşam tamamlandı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kürtçe propagandanın serbestleştirileceğini, işkenceyi önleme konusunda yeni kurumsal yapılar oluşturulacağını belirtti. Hükümetin açılım konusunda düşündüğü kısa ve orta vadeli planlar DTP'yi tatmin etmedi. DTP Genel Başkanı Türk, “açılım beklentilerimizden uzak” dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, açılım tartışmalarına “Bölünme yasalarını çıkartıyorsunuz” diyerek dahil oldu. CHP lideri Deniz Baykal ise 'müzakere değil mücadele' söylemini öne çıkarttı. Irkçı söylemini derinleştiren Baykal, “Kürtler Türk Milletinin Kürt'üdür” dedi. Başbakan Erdoğan, muhalefet partilerini eleştirdi. “Bu meclis yıllar yılı hayali tehditlerle meşgul edildi. Şimdi olduğu gibi” dedi. Erdoğan konuşması sırasında “Şehit cenazeleri bekleyenler var” deyince CHP'liler, Genel Kurul Salonu'nu terk etti. Tartışmalar “Açılım bu mu” dedirtti.

Operasyon zihniyetine devam

Kürt sorunu 86 yıllık inkar ve görmezden gelme siyasetinin ardından ilk kez Meclis çatısı altında ele alındı. 10 Kasım'da yapılan ön görüşmelerde Meclis gergin bir gün geçirmiş, CHP ve MHP'nin ırkçı söylemlerine sahne olmuştu. Dünkü görüşmelerde ilk sözü Hükümet adına İçişleri Bakanı Beşir Atalay aldı. Hükümetin bu süreçte yapmayı düşündüğü yasal değişiklikleri sıraladı. Atalay, sözlerinin başında “Köklü bir zihniyet değişikliği ve yeni bir iklim”den bahsetti. Atalay'ın hemen arkasından “Terörle mücadelede güvenlik güçlerimize her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Terör sorunun çözme konusunda bundan sonra da kararlı olmaya devam edeceğiz” sözleri hükümetin bu konuda bir 'zihniyet değişikliğinden' uzak olduğunu gösterdi.

Herkese özgürlük Kürtlere kırıntı

Hükümet adına konuşan Atalay, açılımın sloganını “Herkes için daha fazla özgürlük” olarak belirlediklerini söyledi, ama özgürlüklerin kırıntılarından bahsetti. 2002 yılından bu yana yaptıkları icraatlara değinen Atalay, “attığımız adımları yeterli görmüyoruz” diyerek planladıkları kısa, orta ve uzun vadeli planlara değindi Atalay, RTÜK'ün, farklı dillerde 24 saat yayın yapılması yönündeki kararı hatırlattı.

Kürtçe propaganda serbestisi

Bakan Atalay, Kürt illerinin ve yerleşim yerlerinin değiştirilen isimleri konusunda, yerel talep olması durumunda isimlerin iade edileceğini dile getirdi. Atalay, “Diğer yandan, siyasi partiler hukukunun alanını genişletmeyi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bir gereği olan siyasi propaganda hakkının önündeki bazı yasal engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sözgelimi, siyasi partilerin seçim çalışmalarında vatandaşlarımızın kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de onlara seslenebilme imkânı verecek gerekli çalışmalar bunlardandır” dedi. Atalay, açılım sürecinin, ucunun açık olduğunu kapalı bir paket olmadığını ve süreç içinde yeni adımlar atılacağını dile getirdi.

Torba yasada dil ve çocuklara açılım

Kürt açılımının kısa vadeli adımlarının genelde idari tedbirler ve yönetmelik değişiklikleri olduğunu belirten Atalay, gündeme gelenler arasında 18 yaş altındaki çocukların Çocuk Mahkemeleri’nde yargılanmasını sağlamaya yönelik kanun tasarısı Meclis’e sunulduğunu, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde görüşmesini sağlayan yönetmelik yürürlüğe girdiğini, farklı dil ve lehçelerle ilgili üniversitelerde akademik araştırma yapılması, enstitü kurulması ve seçmeli ders konulmasının önünün açıldığını söylemekle yetindi.

İşkence'nin önlenmesine ilişkin kurumsal

Atalay, Kürt açılımının yasal değişiklik gerektirdiğini belirttiği orta vadeli tedbirlerden bazılarını şöyle sıraladı: “İnsan haklarını korumaya yönelik bağımsız Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu kurulmasına ilişkin kanun tasarısı yakında Meclis’e gönderilecek. Komisyon, özel ve kamu sektörüne yönelik her türlü ayrımcılık şikâyetini ele alarak, denetim yapacak.” dedi. Atalay ayrıca “Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'nın, bağımsız ve sivil bir İnsan Hakları Kurumu’na dönüştürüleceğini söyledi. Bu düzenlemenin de tamamlanmak üzere olduğunu yakında Meclis’e sunulacağını belirtti. Kurumun yapısı ve yetkilerinin, evrensel esasları belirten Paris Prensipleri ışığında düzenleneceğini ileri süren Atalay, kurumun insan hakları ihlallerini denetleyeceğini söyledi.

Erdoğan “açılım bu mu?” dedirtti

Başbakan Tayyip Erdoğan, konuşmasında, “Gün nutuk atma günü değil ölümlere çare bulmak günüdür. Şırnak’taki asker oğlunu bekleyen Ayşe Hanım’a da yıllarca haber alamadığı dağlarda oğlunu bekleyen Fatma Hanım’a da bugün bir şeyler söylemek zorundayım” dedi. Açılımı yarından (bugün) itibaren 81 ilimizde milletimize anlatacağız. Sivas’ın ötesine gitmeme gibi bir kaygımız yok. 81 ilin 81’ine gideceğiz.

“BOP projesi değil” vurgusu

Hiçbir ülke, topluluk ve grubun, meclise bir şey dayatamayacağını söyleyen Erdoğan, “bu meclis yıllar yılı hayali tehditlerle meşgul edildi. Şimdi olduğu gibi. Dış güçlerin talimatıyla. Oralardan verilen emirlerde. BOP gibi ifadelerle. İçeriğinde ne var, sorsanız bilmezler. Bugün tedavülden kalkmış siyasi üslupla, var olmayan ve olmayacak yeni düşmanlar üretmek suretiyle kimsenin sanal tehditler ve korkular üretmeye hakkı yoktur. Demokrasiden hiç kimsenin korkusu olmasın. Demokrasi bu ülkeyi bölmez. Tam tersine birleştirir. Demokrasi korkuların pazarı değil, panzehridir.

Öymen insanlıktan nasibini almamış

CHP’li Onur Öymen’in Dersim katliamına ilişkin sözlerine göndermede bulunana Başbakan Erdoğan, “Dersim’de olanları savunanları, ben insanlık noktasında nasibini almamış olarak değerlendiriyorum.” dedi. Erdoğan şöyle devam etti: “Terör örgütüne yönelik öfke bir gruba yöneltiliyorsa son derece hatalı bakış açısı. Terör örgütüyle benim Kürt kökenli kardeşlerimi bir araya getiremezsiniz”

89 Raporuna gönderme

“Şehit cenazeleri bekleyenler var” sözlerinin ardından CHP Genel Başkanı Baykal'a seslenen Erdoğan, “Gıyabında konuşmak işime gelmez ama maalesef kaçıp gittiği için söylemek zorundayım. 1989’da SHP Genel Sekreteri Sayın Deniz Baykal tarafından hazırlanmış rapordan alınmış ifadeleri söylüyorum; ‘Kürt kökenli yurttaşlarımız da dil, kültür, folklor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve açıklayabilme, kendi ana dillerinde yazılı basın, radyo ve televizyon dahil her türlü medya aracılığıyla yayın yapabilme, özel okullarda kendi ana dilleri ile eğitim yapabilme, Kürt dil ve kültürü üzerinde araştırma yapacak enstitüler ve benzeri kurumların kurulabilmesi, haklarına kavuşmalıdırlar.’ Nereden nereye, sıkıntı burada.

DTP: Çözüm beklentilerimizden uzak

DTP Grubu adına konuşan Ahmet Türk, konuşmasına kapitalizmin dünya ve ezilen Türk halklarını yaşattığı yıkımlara değinerek başladı. 11 Eylül saldırıları sonrasında yaşanan emperyalist saldırılara değinen Türk, Kürt sorununun değişen uluslararası durumdan ve dengelerden bağımsız ele alınamayacağını belirtti. 86 yıllık inkarın ardından adı konmasa da Kürt sorununun Meclis çatısı altında tartışılıyor olmasını tarihi bir an olarak değerlendiren Türk, cumhuriyet tarihi boyunca Kürt halkına yaşatılan imha inkar politikalarının bir devlet politikası olduğunu ve bu zihniyetin değişmediği koşullarda çözüm olamayacağın dile getirdi. Türk, hükümetin açılımının çözüm beklentilerinden uzak olduğunu söyledi.

Öymen'e yanıt: Hesabını verecektir

Ahmet Türk, CHP'li Onur Öymen'in Dersimlileri ve Alevileri aşağılayan ırkçı açıklamalarına yanıt verdi. Türk şöyle dedi: “Asimilasyoncu politikalar hayata geçirildi. Tek etnik kimliğe dayalı ulus yaratma çabası acıya yol açtı. Şeyh Sait isyanı, Ağrı ve Dersim olayları doğru okunamadı. Munzur suyunun nasıl kırmızıya boyandığı halkın aktarmasıyla bugün hala tartışılıyor. Katliamcı politikaları çözüm olarak önerenler bunun hesabını verecektir.”

PKK'yi inkar ve imha politikası yarattı

PKK'nin inkar ve imha siyasetinin Kürt halkının görmezden gelen ve asimilasyon politikaları sonucu doğan bir sonuç olduğunu söyleyen Türk, “eşit yurttaş olduğumuzu iddia ediyorsunuz, biraz empati yapın. İnsanın kendi ülkesinde kendi devleti tarafından dilinin yok edilmesi, yasaklanması nasıl bir travma yaratır biliyor musunuz?” diye sordu. Türk inkarcı ve asimilasyon politikalarını halkın değil devletin yaptığını ve bunun resmi devlet politikası olduğunu söyledi.

Türk: Açılımı halka taşımalısınız

Kürt sorunun çözümü konusunda bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının ortadan kaldırılması gerektiğine işaret eden Türk, bölge ekonomisinin canlandırılması gerektiğini söyledi. Türk, “Bu Türk-Kürt çatışması değildir. Bu resmi devlet ideolojisi sorunudur. Demokrasi ihtiyacı olan sadece devlet değildir. Açılım, demokrasiyi halka taşımayı öngörmelidir. Siyasi irade sadece Kürtleri değil, tüm farklılıkları garanti altına almalıdır. İçi boşatılmış kardeşlik söylemleri, ırkçılığa hizmet eden politikalar sorunu çözmez. Devletin zihniyet dünyasında en küçük değişiklik yapılmıyor. Biz artık yeter diyoruz. Ciddi ve cesur yaklaşımlar görmek istiyoruz” diye konuştu.

Türk, hükümetin Kürtleri sürecin dışında itme hamlelerine vurgu yaparak; DTP'nin hükümetin somut bir atmaması ve somut projeler açıklamamasına rağmen sürece destek olduklarını söyledi. Türk, hükümetin çözüm önerilerinin beklentilerinden uzak olduğunu belirtti.

MHP: Bölünme yasalarını çıkartabiliyorsanız çıkartın

Genel Kurul'da sözü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli aldı. Bahçeli, 86 yıllık tarihinde meclisin en talihsiz günlerinden birini yaşadığını belirtti. Bahçeli hükümet eliyle bir bölünmenin yaşandığına tanıklık ettiklerini ileri sürdü. Bahçeli şöyle dedi: "Bugün nasıl bölüneceğimizi nasıl ayrılacağımızı mı tartışacağız. Maksadınız nedir, bizden istediğiniz nedir?"

Açılımı BOP'un bir dayatması olduğunu söyleyen Bahçeli "Açılımla PKK'nın 25 yılda yapamadığı ayrışmayı hükümet kısa sürede başarmıştır. MHP, millet varlığına ve milli kimliğe açık tehdidi oluşturan bu siyasi sapmalara karşı çıkmaya devam edecektir. Toplumda teslimiyet ve bıkkınlık dalgası yaratarak milletin direncini kırmak isteyen gelişmeleri engelleyecektir. MHP bu oyunun içinde, yakınında asla yer almayacaktır. Hesap vakti geldiğinde yıkımın müsebbiblerinin yakalarına yapışacaktır. Hodri meydan. Bölünme yasalarını çıkartabiliyorsanız çıkartın." dedi.

Baykal Kürt'e hep kör

CHP Grubu adına konuşan Deniz Baykal, devletin etnik kör olması gerektiğini söyledi. "Terörle müzakere edilmez mücadele edilir" diyen Baykal'dan savaşa devam açılımı geldi. Baykal, “Kürtler Türk Milletinin Kürt'üdür” dedi.

Baykal savaşa açıldı

"Etnik kimliğe saygılıyız ama ayrıştırmaya dönüşmesini kabul edemeyiz" diyen Baykal'ın konuşmasında saydığı çözüm önerileri dar ve kaba bir çerçeveyi kapsıyor. "Terörle müzakere etmemek temel ilke olmalı” diyen Baykal'in ikinci temel ilkesi de "Terörle mücadele". Baykal tüm bunların yanı sıra başarının temel unsurunun bölgedeki insanı kazanmak, dışlanmışlık duygusundan kurtarmak ve bölgeye ekonomik yatırımlarda bulunmak olarak sıraladı.

Öcalan ile işbirliği açılımı

Baykal, hükümetin PKK'yle ve Kürt Ulusal Önderi Abdullah Öcalan'la işbirliği içinde olduğunu öne sürdü. Öcalan'ın yol haritasının hala hükümetin elinde olmasını ve açıklanmamasını eleştiren Baykal, "yol haritası açıklanırsa işbirliği ortaya çıkar" dedi. "Terörle müzakere edilmez mücadele edilir" diyerek savaşa çağrısını yineledi. PKK'yi etkisizleştirmek için Irak'la işbirliği yapılması ve Irak'ın PKK'yi terör örgütü olarak ilan etmesinin sağlanmasını öneren Baykal, "Barış için ilk hedef PKK'nin silah bırakmasını sağlamaktır" dedi. Baykal, Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekillerine de "Muhatap Öcalan diyeceğinize, PKK'nin silah bırakması gerektiğini söylemelisiniz" dedi; ancak PKK'nin nasıl silah bırakabileceğine ilişkin önerilerini sunmadı.

'Kart-kurt' Kürt'ünden Türk Kürt'üne

Kürt ulusuna karşı ırkçı yaklaşımını derinleştiren Baykal, “Milli ayrıştırmayı dayatmaya kalkmak kabul edilemez. Elbette herkesin etnik kimliği olacak ama o kadar. Milletimizin adı Türk milleti. Bu “Etnik dayatma” deniyor. İnsaf ediniz” dedi. Türkiye’de yaşayan her Kürt'ü Türk milletinin Kürt'ü olarak tanımlayan Baykal, hükümete seslendi, PKK açılımı değil, gerçekten Kürt açılımı yapılmasını istedi.