
12 Eylül sonrasında yürürlüğe konulan evet efendimci , sorgulayıp yargılamayan ve karşı çıkmayan yeni toplum projesinin üniversite gençliği üzerinde etkin kılınması noktasında en önemli işlevi kusku yok ki YÖK görmüştür. 12 Eylül ile birlikte, toplum faşist ırkçı-gerici düşüncelerin etkisi altına alınırken, üniversiteler de bu etkiye paralel olarak faşist Türk-İslam sentezinin ideolojik hegemonyası altına sokulmaya çalışılmıştır. YÖK, bu faşist gerici zihniyetin kurucusu, temsilcisi ve güvencesi olarak 28 yıldır görevini sürdürmektedir.
Ama üniversite gençliği demokratik, bilimsel ve özerk üniversite istemlerini iş başına gelen hükümetler görmezden gelmiş ve YÖK, olup biteni umursamadan, faşist cuntanın belirlediği yoldan göstermelik bazı düzenlemeler yapılarak yoluna devam etmiştir..Bugüne kadar bütün burjuva düzen partileri, muhalefetteyken, hükümete geldiklerinde ilk yapacakları işin “YÖK’ü kaldırmak, üniversiteyi bu utançtan kurtarmak” olduğunu meydanlarda bağırmışlardır. Ama hükümete geldikten sonra onlar da, YÖK’ün nimetlerinden yararlanmaya ve YÖK’ü kendi sınıfsal çıkarlaır doğrultusnda kullanmaya koyulmuşlardır. Bu yüzden de YÖK Yasası, kimi ufak tefek değişikliklerle, özü ve asli karakteri değişmeden bugüne kadar gelmiştir. Bugün de AKP Hükümeti, üniversiteye egemen olarak, ülkenin gelecekteki entelektüel yaşamını belirleyecek girişimleri YÖK’ü kullanarak yapmaktadır.
Faşsit Cunta bu yasayı yaparken, 1960 ve ‘70’li yıllardaki devrimci ve demokrat öğrenci hareketinin yükselişine; üniversitenin özerk ve az çok demokratik bir ortama sahip olmasına ve öğrencilere, bilimsel bir dünya görüşü çerçevesinde materyalist bir bilim öğretildiğine bağlamıştı.
.
Bu görüşten hareket eden faşist cunta, YÖK Yasası’nı çıkarırken;
1-) Üniversite gençliğini, polis ve üniversite idaresi aracılığı ile zapturapt altına almayı,
.
2-) Üniversitedeki az çok bilimsel temelli eğitim yerine idealizm ve dinin etkisini artırarak, Türk-İslam sentezci dünya görüşü etrafında üniversiteyi ve üniversite eğitimini yeniden temellendirilmesi amaçlandı.
.
Böylece; milliyetçi, dine ve devletine bağlı, eleştirmeyen; özgürlük ve demokrasi mücadelesine, emekçilerin ve halkın sorunlarına ilgisiz, bireyci, köşe dönmeci, piyasacı, kaderci bir gençlik yetiştirmek amaçlandı. Özelleştirme, eğitimin paralı hale getirilmesi; üniversitenin sanayi ve ticaretin araştırma laboratuvarına, piyasaya ve devlete elaman yetiştiren bir kuruma dönüştürülmesi çalışmaları da bu temel üstünde geliştirilip biçimlendirildi.
.
Dolayısıyla bugün üniversitede gerçek bir reformun ilk koşulu; YÖK’ün kaldırılması, üniversite yönetiminin öğretim üyeleri, yardımcıları ve öğrenciler tarafından seçilmesi; hükümetlerin, üniversiteye, eğitim ve araştırmalara müdahalesinin önlendiği bir düzen kurulmalıdır. Böyle bir üniversite için mücadele, bundan 41 yıl önce “Demokratik üniversite” talebiyle başlamıştır.
.
12 Eylül sonrasında bu talep, “Demokratik, özerk, bilimsel eğitim veren bir üniversite” talebine dönüşmüştür. Bugün ise “Demokratik, özerk, bilimsel ve parasız eğitim veren üniversite” talebi doğrultusunda mücadele, üniversite mücadelesini ifade etmektedir.
.
Talebin evriminden de açıkça görülmektedir ki, işbirlikçi tekelci sermaye ve hükümetleri üniversite ve eğitimini her geçen gün daha sorunlu hale getirmiş; sermayenin, patronların, faşist dinci gerici güçlerin hizmetine sunmuştur. Bu süreç içinde halkın, emekçilerin taleplerini, içinde yaşadığı koşulları umursamayan; ülkenin ve gençliğin geleceği, entelektüel hayatın nasıl olması gerektiği gibi sorunlarla ilgili kaygı duymayan bir üniversite yaratılmaya çalışılmıştır.
.
Evet 28.yıl önce işbirlikçi tekelci sermaye bilim ve gençlik düşmanlığının sembolü olarak kurulup, bugünelre taşınana YÖK bugünde bu faşist kafatasç ve halk düşmanı rolünü oynamaya devam etmektedir.
6 Kasım'da ülkenin dört bir yanında bir kez daha öğrenciler, öğretim üyeleri ve emekçiler , “YÖK’e hayır” dediler. Neki asıl olan, YÖK’ün kaldırılması mücadelesini ülkenin demokratikleşmesi mücadelesinin bir parçası olarak ele almak; üniversiteyle ilgili talebi, “Parasız, demokratik eğitim ve Özerk Üniversiteler” talebini yükseltmek olacaktır.
FAŞİST YÖK DAĞITILSIN ÜNİVERSİTELER ÖZGÜR OLSUN!