Başbakan Erdoğan'ın 'Tek silah bırakması gereken PKK'dir' şeklindeki açıklaması ile Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 'Ne dururum ne de teröristler gelsin diye beklerim. Aksine gider arar bulur ve yok ederiz' şeklindeki açıklamasına siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri tepki gösterdi.
Kürt sorununun çözümü noktasında KCK'nin ateşkes kararını uzatmasının ardından Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın 'Tek silah bırakması gereken PKK'dir, devlet silah bırakmaz' şeklindeki açıklaması ile Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 'Bize bu konuda kimse akıl vermesin, ne dururum ne de teröristler gelsin diye beklerim. Aksine gider arar bulur ve yok ederiz' şeklindeki açıklamasına siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri, tepki gösterdi.
KESK Başkanı Evren: Kürt sorunu polemik konusu olamaz
KESK Genel Başkanı Sami Evren, Kürt sorununda karşılıklı açıklamaların giderek arttığını ve bir gerginlik ortamına doğru gidildiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: 'Herkes şunu iyi bilmelidir ki sorun böyle açıklamalarla siyasi polemik malzemesi yapılacak bir sorun değildir. Sorunun çözümüne yönelik bu süreç çok hassas bir süreçtir. Bu nedenle Tüm Türkiye'yi ilgilendiren bu sorun karşısında herkes daha samimi, sağduyulu ve sorumlu yaklaşmalıdır.'
'Levent Tüzel: Devlet eksi yöntemlerinden vazgeçmemiş
EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel ise, yapılan açıklamaları devletin eski yöntemlerden vazgeçmediğinin bir göstergesi olduğunu söyledi. KCK'nin 1 Haziran'a kadar sürdürdüğü ve ardından sorunun çözümü için 15 Temmuz'a kadar uzattığı tek taraflı ateşkesin olumlu bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Tüzel, 'Hükümet katında da geçtiğimiz günlerde bazı olumlu açıklamalar geldi, ama Başbakan ve Genelkurmayın açıklamalarının geleneksel devlet politikalarını devam ettirmek istediklerinin göstergesidir. Kürt sorununda şimdiye kadar yaptıkları açıklamaların benzerlerini yapıyorlar. Sorunu yine 'terör sorunu' adı altında çözmeye çalışacaklarını beyan ediyorlar. Oysaki KCK'nin yeni ateşkes kararı sorunun çözümü konusunda çok olumlu bir yaklaşımdı. Beklenen ise devletin operasyonları durdurarak cevap vermesiydi, ama bilinen devlet taktiği devam etti. Bu nedenle Türkiye emekçilerin sorunun çözümü için daha önemli adımlar atması gerekiyor' diye konuştu.
Seydi Fırat: Başbakan kaçma manevraları yaratıyor
Türkiye Barış Meclisi Üyesi Seydi Fırat ise, Genelkurmay Başkanı ve Başbakanın açıklamalarının barışçıl bir yaklaşım olmadığını söyledi. Bu açıklamalar ile devlet katında Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamaların altının boşaltıldığını ifade eden Fırat, 'Çünkü Türkiye'de 2009 yılında Kürt sorununda önemli adımların atılabileceği, barış yönünde önemli yaklaşımların gösterilebileceği bir atmosfer vardı. Son açıklamalar gösteriyor ki bu çok da güçlü bir intiba değil. Devlet güçleri arasında güçlü bir mutabakatın oluşmadığını ve şiddet dilinin ortaya çıktığını görmekteyiz' dedi. Kimsenin devletin tamamen silah bırakması yaklaşımında olmadığını ifade eden Fırat, 'Burada söylenmek istenen bu sorun barışçıl yolla çözülsün, bu sorun silahlı yöntemlerle çözülmesin. Ama Başbakan istismar ediyor, kamuoyunun duygularıyla oynuyor. Kamuoyunu yanıltarak, ortaya konulan yaklaşımları istismar ederek bir yere varılacağı beklentisi içinde olmak doğru değildir ve sorunun çözümüne de hizmet etmez. Başbakan, sorunun barışçıl çözümünde kaçma manevraları yaratıyor' diye konuştu.
DTP İstanbul İl Başkanı Halil Aksoy, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan'ın açıklamalarının yıllardır sonuç vermeyen yöntemler olduğunu belirterek, açıklamaların sorunun halen görmezlikten gelindiğinin göstergesi olduğunu söyledi. Silahların bırakılması yönündeki çağrıların, barışçıl ve demokratik adımların atılmasında bir samimiyet göstergesi olduğu için yapıldığını belirten Aksoy, Başbakan Erdoğan'ın bu istemleri çarpıttığını söyledi. Aksoy, 'Başbakan, söylenen şeyleri çarpıtarak, işi demogojiye vurma yolu seçerse, sorun asla çözüme ulaşmaz. Bir taraf 'ben çatışmasızlık ortamına varım' diyor, ama diğer taraf bunun adresinin olduğu yere gidip evinde öldürmeye kalkışırsa son bir ayda meydana gelen olaylar ortaya çıkar. Öyleyse bunun tek yolu bu dili doğru yakalamaktır. Buda operasyonların durdurulması ve sorunun çözümü için adım atmaktır. Bu da hemen arkasında gelişecek diyalog yoluyla da sorunun çözümünde mesafe alınmasına neden olur' dedi.
DİHA