6 Haziran 2009 Cumartesi

Eğitim Sen'liler engellemelere rağmen MEB'e yürüdü

Hakkari, Trabzon, Muğla ve Edirne olmak üzeren 4 koldan 3 gün önce Ankara'ya yürüyüş başlatan Eğitim Sen üyesi yüzlerce eğitim emekçisi, engellemelere rağmen Milli Eğitim Bakanlığı'na yürüyerek, taleplerini iletti.

3 Haziran tarihinde Hakkari, Trabzon, Muğla ve Edirne olmak üzere 4 koldan Ankara'ya yürüyüş başlatan Eğitim Sen üyesi yüzlerce eğitim emekçisi, polis müdahalesi ve engellemelere rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) yürüdü. Danıştay'ın karşısında bulunan Zafer parkta toplanan yüzlerce eğitim emekçisi çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi ile beraber yürüyüşe geçtiği sırada, polisin müdahalesiyle karşılaştı. Müdahalenin ardından, Eğitim Sen'li yöneticiler ile polis arasından yapılan pazarlığın ardından polis barikatları kaldırılarak yürüyüşe izin verdi. Yürüyüşte, TİS taleplerinin yazılı olduğu büyük bir pankart taşıyan eğitimciler sık sık, 'Yaşasın halkların kardeşliği', KESK'i değil silahları susturun', 'İnadına sendika inadına KESK', Toplu sözleşme hakkımız, grev silahımız' şeklinde sloganlar attı.

'Hükümet iflas etmiş politikalarıyla ülkeyi yönetmeye çalışıyor'

Yürüyüşün ardından Milli Eğitim Bakanlığı önünde eğitimciler adına açıklama yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, krizin yarattığı tahribatın devam ettiğini vurgulayarak, fabrikaların, küçük işletmelerin kapatıldığını, çalışanların işten atıldığını, yoksulluğun kanıksanmak istendiğini belirtti. İşsizliğin yüzde 30 ile rekor seviyeye ulaştığına işaret eden Kılıç, 'Gençlerimiz, işsizliğin pençesine itiliyor, esnaf, üretici, halk kaderiyle baş başa bırakılıyor. Hükümet iflas etmiş politikalarıyla ülkeyi yönetmeye çalışıyor' dedi.

'Yürüyüşümüz kararlılığımızı gösteriyor'

Toplu sözleşme haklarını kullanmak için Ankara'ya yürüdüklerini belirten Kılıç, 'Tüm bu yıkım sürecinin karşısında taleplerimizi gerçekleştirmek ve toplu sözleşme hakkımızı kullanmak için Türkiye'nin dört bir yanından başlattığımız yürüyüşümüzle 3 Haziran tarihinden bugüne kadar yollardayız' hatırlatmasında bulundu. KESK'e yapılan operasyonlara da değinen Kılıç, KESK üzerindeki baskıların giderek artırıldığı ve sendikal gücünün zayıflatılmak istendiğini, ancak bu baskı ve sindirme politikalarının Eğitim Sen ve KESK'i mücadelesinden alıkoyamayacağını belirtti. Kılıç, en kararlı yanıtlarının ise 3 Haziran'dan bu yana Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya gerçekleştirdikleri yürüyüş olduğunu kaydederek, halkın desteğinin Eğitim Sen'den yana olduğunu ifade etti.

Sorunların toplu iş sözleşmesi ile sona ereceğini dile getiren Kılıç, MEB'e toplu sözleşme kapsamında verecekleri taleplerini şöyle sıraladı:

# Sadece parası olanlara değil, tüm yurttaşlara ayrım gözetmeksiniz eşit ve parasız olarak eğitim verilmelidir.

# Eğitim süreçleri bilimsel, laik, demokratik, kamusal bir temelde yürütülmelidir.

# Çocuklarımıza kreş, her gün için yeterli beslenme, süt ve temiz su imkanı sağlanmalı, yılda en az iki defa ücretsiz sağlık taraması yapılmalıdır.

# Eğitim sorunlarının çözülmesi için, ödenek ayrılması ve eğitime yeterli bütçe sağlanmalıdır.

# Sözleşmesi ve geçici çalıştırma yerine kadrolu, eşit işe eşit ücret temelinde tüm çalışanlara güvenceli çalıştırma esas alınmalı.

# İLKSAN bir an önce tasfiye edilmelidir.

Daha sonra kısa bir konuşma yapan KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek ise, Eğitim Sen'in 20 Haziran'a kadar işverenlere toplu sözleşme taleplerini ileteceğini belirterek, şunları kaydetti:

'Türkiye derin bir krizle karşı karşıyadır. Başbakan Erdoğan dün 7'inci ekonomik paketi de açıkladı. Emeğe yönelik açıklamalar bekliyorken, açıkladığı paket balon çıktı. Başbakan para var diyor, o zaman gelin masaya oturalım toplu sözleşme hakkında görüşelim.' son dönemlerde Konfederasyonlarına yönelik baskıların arttığına dikkat çeken Şimşek, KESK'i sindirilmek istendiğini söyledi.

Konuşmaların ardından oluşturulan bir heyet Eğitim Sen taleplerini MEB yetkililerine sundu.