
6-7 Eylül saldırılarının üzerinden 54 sene geçti. Apoyevmatini gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve dönemin tanığı Mihail Vasiliadis, bu olayları yapanlar kadar susanların da suçlu olduğunu söylüyor
OZAN BİLİR
1955 yılında gayrimüslimlere yönelik yapılan planlı saldırıların ardından 54 sene geçti. 1955 yılındaki olayların tanığı, Apoyevmatini gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, "6-7 Eylül Gayrimüslimleri eritme ve ulus devlet kurma planlarının içinde yanlız bir fasikül. Bir baskı zinciri vardı, bunun halkalarından sadece bir tanesi 6-7 Eylül olaylarıydı" diyor.
BUGÜN KOMİSER DEĞİL TÜRK'ÜM
Vasiliadis o günleri, "O dönemde 15 yaşındaydım. Bizim kapıcı bizi korudu, sonra gitti diğer komuşularımızın evine saldırdı. Beyoğlu'ndan geçerken yürümenin imkanı yoktu. Bir köşe karakol diğer köşe bizim evdi. Bazıları Ekspres gazetesinin çıkmasını beklemeden taş atmaya başladı. Tanaş efendi karakola gidip, 'bana taş atıyorlar' dediği zaman, komiser cevaben, "Tanaş efendi bugün bana gelme, ben bugün komiser değil Türk'üm' dedi. Aynı cevabı İstanbul'un birçok yerinde verenler oldu. Bu komiserleri birinin topladığı ve bu lafı etmelerini istediği ve komiserlerin de, istenilen cevabı verdikleri anlamına geliyor" şeklinde anlatıyor.
GEÇMİŞLE DOĞRU YÜZLEŞMELİ
"Türkiye 6-7 Eylül olaylarıyla yüzleşti mi?" sorusunu Mihail Vasiliadis şöyle yanıtlıyor: "Bazı ezberlere kapıldık. Önce 'azınlıklar kötüdür' efsanesi ortaya konuldu. Bu düşünce değişince, 'evet 6-7 Eylül oldu, fakat pekçok Türk de onlara yardımcı oldu" palavrası dolaşıyor. Evet Yorgo'ya, Niko'ya yardım eden Ahmet, Mehmet oldu fakat bu kişiler dostu arkadaşı olduğu için yardım ettiler. Dostluk görevini yaptı fakat ondan sonra benim yanımdaki dükkanları kırdı, parçaladı.Çıkıp da 'Rumlara yapılan doğru değil. Bu insanlar bizim kadar bu ülkenin sahibi" diyen olmadı. Geçmişle doğru yüzleşmek lazım. Yeni yeni azınlıklar konusunda çalışma yapanlardan sonra, büyük kalemler de elli sene sustuktan sonra, baktılar bu konu moda oldu yazmaya başladılar. En az bu olayları yapanlar kadar, susanlar, konuşmayanlar da suçlu."
‘DEVLET, DERİNLEŞTİ’
Demokratik açılım tartışmalarına da değinen Vasiliadis, "Tartışmaları var fakat kendisini göremiyorum ben. Bir zamanlar devlet olan güçler 50'lili yıllardan sonra derin devletleşti. Ondan sonra bazen derin devlet bazen de devlet olmaya başladı. Günümüzde bile hükümetin aldığı kararları uygulatmayacak kadar bir güçe sahipler. Büyük bir kısmının yargılanır durumda olmasına rağmen" yorumunda bulunuyor. 6-7 Eylül olaylarına dair anlatacak çok şey olduğunu söyleyen Apoyevmatini Gazetesi Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis "Anlatsam da beni dinleyenin anlamasına imkan yok. Madımak Oteli'nde yanmaktan zor kurtulanlar ne demek istediğimi anlar" şeklinde duygularını aktarıyor.
“6-7 Eylül, Özel Harp Dairesi’nin işiydi”
Atatürk’ün evine bomba atıldı haberleri üzerine başlayan 6-7 Eylül saldırılarında İstanbul'da 73 Kilise, 1 havra, 8 ayazma, 2 Manastır ve gayrimüslimlere ait eve ve dükkan olmak üzere 5 bin 538 bina tahrip edildi. Saldırılar da 16 Rum hayatını kaybetti. Çok sayıda gayrimüslim kadına tecavüz edildi.
Orgeneral rütbesinden emekli olmuş, tuğgenerallik rütbesinde Özel Harp Dairesi (ÖHD) başkanlığı yapmış, bu konuda eserleri olan, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ve Milli Güvenli Kurulu'nda üst düzey görevlerde bulunmuş Sabri Yirmibeşoğlu`nun bir röportaj sırasında gazeteci Fatih Güllapoğlu`na şunları söylemişti:
‘Bak ben sana bir örnek daha vereyim. 1974’teki Kıbrıs Harekâtı. Eğer Ö.H.D. olmasaydı, o harekât, yani iki harekât da o kadar başarılı olabilir miydi? (...) Adaya, bankacı, gazeteci, memur görüntüsü altında Özel Harp Dairesi elemanları gönderildi ve bu arkadaşlarımız, adadaki sivil direnişi örgütlediler, halkı bilinçlendirdiler. Silahları 10 tonluk küçük teknelerle adaya soktular. Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al... -Pardon Paşam anlamadım, 6-7 Eylül olayları mı? -Tabii. 6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi? -E, evet Paşam!..."