18 Aralık 2008 Perşembe


DİSK’ten kriz açıklaması



(17.12.08) – Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Tayfun Görgün ekonomik kriz ve hükümetin tutumuna ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

“İktidar emekçilerin sesini dinlemek zorundadır!” başlıklı açıklamada ekonomide yaşanan küçülme, işsizlik gibi veriler rakamlarla aktarıldıktan sonra İMF politikalarının çözümsüzlüğü dile getirildi.

Açıklamada kapitalizmin emekçilerin sorunlarına çare bulamayacağı da vurgulandı.

Görgün’ün açıklamasını yayınlıyoruz:


IMF’nin ipi ile nereye kadar?
İktidar emekçilerin sesini dinlemek zorundadır...

· IMF, yerli ve uluslararası sermayenin tek derdi bu ülkeye verdikleri borcun geri ödenmesidir...

Hükümet ne derse desin, ne kadar iyimserlik pompalamaya çalışırsa çalışsın, gerçek bütün çıplaklığı ve yakıcılığı ile ortadadır; ekonomik kriz üzerimize yıkılıyor...

TÜİK’in dün açıkladığı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla verilerine göre bu yılın üçüncü çeyreğinde ekonomi sadece ve sadece yüzde 0.5 büyümüştür. Böylece hükümetin yüzde 4’lük büyüme beklentisinin gerçekleşmeceği kesindir.

Ekonomi küçülmeye devam ediyor!

Üçüncü çeyrekte, çalışan nüfusun büyük bir kısmını istihdam eden imalat sektörü yüzde 1.1, inşaat sektörü yüzde 4.3 küçülmüştür... Bir başka büyük istihdam alanı olan tarım sektöründe ise büyüme yüzde 2.2 ile sınırlı kalmıştır... Toplam yatırımlar bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5.4 azalmıştır. Özel sektörde durum çok daha endişe verici boyuttadır; özel sektör yatırımları bir önceki yıla göre yüzde 10 azalmıştır.

İşsizlik artıyor!

Yine dün açıklanan istihdam rakamlarına göre ise resmi işsizlik oranı Eylül döneminde geçen yıla göre 1 puan artarak yüzde 10.3’e ve resmi işsiz sayısı 2 buçuk milyona çıkmıştır. Üstelik, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar da dahil edildiğinde gerçek işsizlik oranı yüzde 19’a, gerçek işsiz sayısı 4 milyon ikiyüz bine yükseliyor.

Kriz dünyayı kasıp kavururken, AKP hükümeti bir mucize bekler gibi IMF’yi bekliyor... Krizi uluslararası sermayenin gözünden izlemeye, sermayeyi kollamaya devam ediyor, emekçiler yokmuş gibi davranıyor, bu ülkede yaşayan milyonlarca emekçinin çağrılarına kulak asmamakta direniyor... 2009’un 2008’den çok daha zor geçeçeği ortada iken, hükümetin bu umarsızlığını anlamak zordur... Mucize bir formül mü vardır elinde, bilemiyoruz... Yoksa, hükümet toplumun örgütsüzlüğüne mi güveniyor? Halkın zaten işsizliğe alıştığını, emekçilerin krizin yükünün üzerlerine yıkılmasına ses çıkarmayacağına mı inanıyor?

Ama biz lafımızı çoktan söyledik: Bu krizin bedelini Ö-D-E-M-E-Y-E-C-E-Ğ-İ-Z!..

IMF’nin ipi ile nereye kadar?

Hükümet yine akıl ve para almak için, dünyayı bu büyük krize sürükleyen ama artık itibari kalmamış neoliberal politikaların en büyük destekçisi IMF’ye gitmiştir. Çünkü eli kolu bağlı ve muhtaçtır... Para Fonu’ndan alacağı borçla sadece günü kurtarmaya çalışıyor o kadar... IMF’den almayı umut ettiği 20 milyar dolarla neyi halledecek, krizi nasıl durduracaktır?.. Hükümetin ne kendine ait bir ekonomik programı ne de kendine güveni vardır... Ne işsizliğe ne de ekonominin diğer sorunlarına köklü bir çözüm arayışı içindedir... Anlaşılan hükümetin IMF ile en sıkı pazarlık ettiği konu yerel seçimler öncesi belediyelere aktarılacak kaynaklardır. AKP’nin derdi milyonların geleceğini değil, kısa vadeli siyasi çıkarıdır...

Ülkede yıllardır yaşanan sıkıntıların nedeninin IMF politikaları olduğu gün gibi ortada iken, hükümet yine yüzünü Para Fonu’na dönmüştür. Ama biz biliyoruz; emekçilerin bugüne kadar IMF ile yapılan hiç bir anlaşmadan zerre kadar yararı olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır... IMF’nin dayattığı, hükümetin de sermaye adına seve seve uygulayacağı politikalar, işsizliğe ve yoksulluğa çare değildir... Tam aksine, sermaye sınıfının çıkarına dayatılacak bu politikalar kapitalizmin omuzlarımızdaki yükünü misli ile arttıracaktır... Çünkü IMF, yerli ve uluslararası sermayenin tek derdi bu ülkeye verdikleri borcun geri ödenmesidir... Bu yüzden IMF, sağlık vs dahil, kamu harcamalarının azaltılmasını istemektedir. Resmi rakamlara göre bu ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 20’si yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır... Vahşi kapitalizmin bizlere hediyesi işte budur...

Adım adım yaklaşan felakete karşı çaresiz olmadığımızı biliyoruz. Bugünden yarına alınabilecek tebdirler vardır. Örneğin kriz bahane gösterilerek işçi atılmasının yasaklanması gibi. İşsizlik sigorta fonundan yararlanma koşullarının esnetilmesi gibi. Adil bir vergi sisteminin derhal uygulamaya geçirilmesi, zenginlerden daha fazla vergi alınması gibi. Özel kesimin yatırım yapmayacağı bir ortamda kamunun bu işi üstlenmesi ve istihdam yaratan bir yatırım politikası izlemesi gerekiyor. Ancak bu emekçilerin de söz hakkına sahip olduğu, demokratik bir planlama çerçevesinde işlemelidir.

Çaresiz değiliz ve kapitalizmin çare olmadığını da biliyoruz!

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün

17 Aralık 2008