29 Aralık 2008 Pazartesi

‘Ya sev ya terk et’ yılı

Sınır ötesi operasyonlar ile başlayan 2008 yılı, çatışmaların, operasyonların ve ırkçı kışkırtmaların arttığı bir dönem olurken, barış için sokağa en çok çıkılan yıllardan da biri oldu. Ancak iktidara geldiği ilk zamanlarda Kürt sorununda önemli açıklamalar yaparak oy toplayan AKP Hükümeti, ne barış mitinglerini, ne sokak protestolarını, ne de Kürtlerin ve demokrasi isteyenlerin Meclis’e gönderdiği milletvekillerini dikkate aldı.
Kürtçe kanal TRT Şeş’i açarak 2009 yerel seçimleri öncesi atağa geçmek isteyen ve yıl boyunca tek olumlu adımı tan hükümet, sınır ötesi operasyonlarla başladığı yılı, “ya sev ya terk et” diyerek sonlandırdı. AKP bu sen de Kürt sorunundan sınıfta kaldı.
1 Ocak: Harekat bitti
Türkiye yeni yıla savaşla girdi. 2007’nin son günlerinde Irak’a sınır ötesi kara operasyonu düzenlendi. Her operasyondan sonra yapıldığı gibi PKK’nin çöküş noktasına geldiği ileri sürüldü. Irak’ta köylerin de bombalandığı ve PKK ile ilgisi olmayanların da yaşamını yitirdiği haberleri görmezden gelindi.
TSK’nın, uzun süreceğini açıkladığı operasyonu, ABD’nin eleştirilerinin hemen ardından bitirmesi ise dikkat çekti. ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in Ankara ziyaretinin ve ABD Başkanı Bush’un, harekatın kısa bir sürede bitirilmesi yönündeki açıklamalarının ardından sona eren harekat, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Ancak bu tartışmaların arasında 24 asker ve 3 köy korucusunun da bu operasyonda yaşamını yitirdiği unutuldu.
1983 yılından itibaren düzenlenen 25. harekat son bulurken, geride çok sayıda can kaybı ve hâlâ barışçıl çözümünü bekleyen Kürt sorunu kaldı. 9 Ekim 2008’te toplanan TBMM‘de ise 511 milletvekili operasyon yetkisini 2009 Ekim ayına kadar uzattı.
3 Ocak : Diyarbakır’a bomba
2008’in ilk günleri bölge halkı için çok zorlu geçti. Diyarbakır’da bir dershane önünde patlayan bomba, 5’i çocuk 6 kişinin hayatını aldı. Yenişehir ilçesinde askeri bir aracın geçişi sırasında meydana gelen olayda, 60’dan fazla kişi yaralandı. Dükkanlar yerle bir oldu. Patlamaya her kesimden tepki yağdı. Diyarbakır’da 50’den fazla kitle örgütü, patlamanın meydana geldiği yerde açıklama yaparak faillerin ortaya çıkarılmasını istedi. “Derin provokasyon” olabileceğine dikkat çekilen patlamanın faili olduğu ileri sürülen E.P’nin yargılanmasına devam ediliyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da patlamanın ardından Diyarbakır’a geldi. Erdoğan’ın seçim propagandasını andıran “Terör örgütü hiçbir zaman Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımızın temsilcisi olamaz. Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi olmamıştır, olamayacaktır da” sözleri tartışıldı. 6 Ocak’ta kente gelen CHP lideri Deniz Baykal da iyi karşılanmadı. Diyarbakırlı kitle örgütü temsilcileri, Baykal’ı 6 yıldır uğramadığı Diyarbakır’da sert bir dille eleştirdi. Baykal ise “Çerkezler, Arnavutlar kendisini Türk hissediyor, Kürtler neden kendisini Türk hissetmiyor?” demeyi tercih etti.
6 Şubat: Barış için Cudi’ye...
DTP ve bölge halkı, operasların durması için Cizre’deki Cudi dağı’na yürüdü. Burada sabahlayan genç, yaşlı ve çocuklar, hem ölen gençler için ağıtlar yaktı, hem barış için halaylar çekti. Yürüyüşün sonunda Meclis’e tezkereyi geri çekme, PKK’ye de ‘eylemsizlik’ çağrısı yapıldı. Ancak 30 yıldır on binlerin yaşamına mal olan savaş, 2009’da da devam edecek gibi görünüyor. (HABER MERKEZİ)
İlköğretim öğrencileri parmaklıklar arkasında

2008’da Kürt çocukları skandal suçlamalarla tutuklandı. Öcalan için yapılan eylemler ve Başbakan’ın bölge ziyaretlerini protesto gösterileri gerekçesiyle Diyarbakır, Cizre ve Adana’da başta olmak üzere ilköğretim çağındaki onlarca çocuk tutuklandı. Adana’da suç aleti olarak savcıların “sapan, iki taş, eşarp, misket” gibi deliller sunması şaşkınlık yaratırken, Adana valisinin sözleri de yıla damgasını vurdu. Vali İlhan Atış, çocukların ailelerini yeşil kartlarını iptal etmekle tehdit etti.

21 Mart: Newroz’da 2 ölü

Newroz bayramlarını kutlamak isteyenlere polis saldırdı. Van’da dövülen Kürt kadınları kamuoyunu ayağa kaldırdı. Polis ateş etmekten çekinmezken, Yüksekova’da 29 yaşındaki İkbal Yaşar ile Van’da 35 yaşındaki Zeki Erinç hayatını kaybetti. DTP’li yöneticiler de dahil yaklaşık 1000 kişi gözaltına alınırken, 200 kişi tutuklandı. Yüksekova’da 15 yaşındaki C.E’nin kolunu bükerek işkence yapan ve kameralar önünde gülerek işkenceden aldıkları zevki Türkiye’ye göstermekten çekinmeyen sivil polisler, ülkede nefret yarattı. Çocuk “devlet memuruna mukavemetten” yargılanırken, polisler yine kurtuldu.

1 Haziran: Barış Meclisi miting yaptı

Türkiye Barış Meclisi’nin çağrısı ile İstanbul kadıköy’de Kürt sorununda Demokratik Çözüm için miting yapıldı. On binler barış istedi. 1 Eylül Dünya Barış günü’nün gündemi de aynıydı. Ancak halkların barış çığlığı yine duyulmadı.

5 Eylül: Aktütün’de 40 genç hayatını kaybetti

5 Eylül’de Şemdinli’deki Aktütün Karakolu’nda yaşanan çatışmada 17’si asker 23’ü PKK’li 40 kişi yaşamını yitirdi. çatışmanın görüntüleri ‘youtube’a bile düştü. Taraf gazetesinin yayınladığı fotoğraf ve belgelerde, Genelkurmay’ın, Dağlıca gibi bu saldırının da gerçekleşeceğinden haberi olduğu ileri sürüldü. Genelkurmay, fotoğrafları yalanladı ve gazeteyi ağır bir dille eleştirdi. Ancak, saldırıdan haberleri olduğu iddiasını yanıtlamadı.

18 Ekim: Öcalan’a kötü muamele iddiası

Asrın Hukuk bürosu avukatları, İmralı Tek Kişilik Kapalı Cezaevi’nde bulunan müvekkilleri Abdullah Öcalan’a cezaevi personeli tarafından fiziki saldırıda bulunulduğunu iddia etti. Başta bölge illeri olmak üzere birçok kentte eylem yapıldı. Demokratik kamuoyu iddiaların araştırılması için heyet oluşturulmasını istedi. Ancak AKP Hükümeti, “kötü muamele yok” demekle yetinerek talepleri reddetti, gerginliği tırmandırdı.

21 Ekim: ‘Ya sev ya terk et’ gezileri

21 Ekim’de Diyarbakır’a gelen Başbakan, Dicle Üniversitesi’nin öğretim yılı açılışında konuştu. Erdoğan, seçim çalışması yaptı ve Diyarbakır’ın çöplerinden dem vurdu. Üniversite öğretim üyeleri protesto ederek salondan ayrıldı. Başbakan daha sonra Hakkari ve Tunceli’ye de gitti. Erdoğan’ın ziyaretleri nedeniyle halka terör estirildi. Yüzlerce kişi çoluk çocuk gözaltına alındı. 22 Ekim’de de Hakkari’ye giden Başbakan, burada da protesto edildi. Polis kenti ablukaya aldı, çocuklar tutuklandı. Kürt sorununda bir ileri bir geri konuşan Başbakan Erdoğan, Hakkari’de “Tek millet, tek devlet, tek vatan diyoruz. Beğenmeyen gitsin” dedi. “Ya sev ya terk et” anlamına gelen ifadeleri, bu sözün patentini elinde bulunduran MHP bile eleştirdi! Başbakan’ın konuşması etkisini hemen gösterdi. İskenderun belediye başkanı, kentin her yerini “Ya sev ya terk et” yazılı dev afişlerle donattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tunceli’ye de savaş helikopteriyle geldi, kent “güvenlik” bahanesiyle abluka altına alındı.

24 Kasım: Kürdoloji yasa teklifi Meclis’te

Kürt dil ve eğitim Hareketi TZPKurdî’nin başlattığı “anadilde eğitim istiyoruz” kampanyası Kürtleri sokağa döktü. Çocuklar önlükleriyle yürüyüş yaptı. Batman’da yapılan mitinge binlerce kişi katılırken, üniversitelerde de Kürt arkadaşlarıyla birlikte yürüyen Türk gençler de Kürt Dili ve edebyatı bölümü kurulmasını istediler. Sokaklarda temsili Kürtçe eğitim verildi. Dicle Üniversitesi’nde eylem yapan öğrenciler ise tutuklandı. Öte yandan, DTP milletvekili Osman Özçelik ise 24 kasım’da YÖK Kanunu’nda değişiklik yapılarak, İstanbul Üniversitesi ile Dicle Üniversitesi’nde Kürtçe eğitim verilmesi amacıyla Meclis Başkanlığı’na kanun teklifi verdi.
Sakarya ve Balıkesir’de provokasyon

DTP’lilerin düzenlediği Barış Şenliği’ni basmaya çalışan ülkücü grubun eylemi nedeniyle 65 yaşındaki Ebubekir Kalkan yaşamını yitirdi. Gece düğün salonunun önünde toplanan kalabalık nedeniyle içeride mahsur kalan 400 dolayındaki DTP’li zor kurtarıldı.
4 Ekim’de ise Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Altınova beldesinde, gençler arasında sözlü sataşmayla başlayan kavga ölümle sonuçlandı. Evlerini abluka altına alan Türk gençleri kamyonunu sürerek dağıtmaya çalışan Kürt vatandaş, gençlerden birini ezdi. Olaylar büyüdü. Kürtlerin ev ve işyerleri yerle bir edildi. Olayda Küçükkuyu, Sarımsaklı ve Ayvalık’tan gelen ülkücü grupların ve MHP Balıkesir milletvekilinin kışkırtması olduğu ileri sürüldü.

Kürt gazetelerine büyük sansür

2007 yılı başından itibaren Gündem gazetesi geleneğinden gelen gazetelere nefes aldırmama tutumunu benimseyen devlet, 2008 yılı boyunca da yasaklarına devam etti. Alternatif, Yedinci Gün, Haftaya Bakış, Yaşamda Demokrasi, Toplumsal Demokrasi gibi gazeteler defalarca kez toplatıldı veya kapatıldı. Kürtçe gazete Azadiya Welat’ın da kapatıldığı 2008 yılında, Ülkede Gündem geleneğini devam ettiren gazetelerin, ilk sayıları çıktığı gün toplatma ya da kapatma kararları verilerek yayın yapmaları engellendi.

JİTEM davası 4 yıl sonra başladı

JİTEM üyesi Abdülkadir Aygan’ın 2004 yılında Ülkede Özgür Gündem gazetesine yaptığı itiraflar üzerine Diyarbakır Savcılığı’nın açtığı ve uyuşmazlık mahkemesinde bekleyen, aralarında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da bulunduğu 8 sanıklı JİTEM davası, sonunda görülmeye başlandı. 24 Eylül’de ilk duruşması gerçekleşen davanın müdahil avukatı Tahir Elçi, davanın Ergenekon ile birleştirilmesini istedi. Karar 2009’a kaldı.