21 Aralık 2008 Pazar

Sahte özgürlük

ABD başkanlık seçimlerinin yan etkileri devam ederken, milyonların kafalarında vaat edilen topraklara ulaştığımıza dair kesin bir düşünce var.
Vaiz Doktor Martin Luther King Jr’ın betimlemeleri ve ifadelerine müracaat edilerek, efsanevi “Bir hayalim var” konuşmasında telaffuz edilen gayesinin anlaşıldığı öne sürüldü.
Bugün bu ülkede derin bir özgürlük mefhumu var çünkü hepimiz “Irkçılık sonrası Amerika”da yaşıyoruz.
Veya gerçekten öyle mi?
Hepimiz tarihin bir dönüm noktasında bulunuyoruz ve daha önce hiç yaşanmamış bir şeye tanıklık ediyoruz.
Fakat kısa bir sure önce, benzer duygular ulusumuzu, özellikle de siyah kalpleri ele geçirdiğinde, yeni bir gün doğuyordu, eski günler geride kalmıştı ve özgürlük yağmur kadar gerçekti.
Ulus, milyonlarca Siyah erkeğin (sadece kadınların değil) vatandaşlık haklarını resmi olarak genişlettiğinde, Siyah insanların başarıları devlet içinde ve federal meclislerde takdir gördüğünde( siyah ve beyaz) milyonların berbat yaşam koşullarını iyileştirmek için ilerici bir yasama dalgası başlatıldığında bir yeniden yapılanma çağının başlayacağından bahsediyordum.
Fakat yeniden yapılanma, Abraham Lincoln’ün suikasta kurban gitmesi, federal hükümetin siyah kölelere ihanet etmesi, beyaz teröristlerin beyaz ayrımcılığına karşı birleşmiş olan siyah insanlara ve devrimcilere karşı yürüttükleri kampanyalar nedeniyle kısa ömürlü oldu.
Anayasa Mahkemesi aynı zamanda, 13, 14 ve 15’inci yasa değişikliklerinde açıkça belirtilmesine rağmen , “Mezhaba Davaları”nda (1873) da önemli bir rol oynayarak devletin haklarını federal anayasal haklardan üstün tuttu. Ki bu durum, güneylilere siyah haklarını görmezlikten gelmelerinin ve renk ayrımı yapmalarının onların anayasanın yorumlanma biçimini değiştiremediği sinyalini verdi.
Milyonların hayalleri, ümitleri ve özgürlükleri beyaz üstünlüğü yalanı yaşamaya devam etsin diye bir asırdan fazla zaman askıya alındı.
İç savaşın sonunda, kölelik resmi olarak kaldırıldığında, siyah insanların birçoğu o kadar mutluydular ki, bu yeni buldukları özgürlüğü yansıtmak ve kendilerini tanımlamak için isimlerini değiştirdiler. Kendi kiliselerini oluşturdular. Okullar ve yeni kurumlar açtılar. Yerel ve ulusal kurumlardaki önemli pozisyonlar için savaştılar ve kazandılar. Jürilerde bulundular. Ve kalabalıklar içinde evlendiler
Bir nesil sonra bütün bu özgürlükler, yasalarla, ırkçı terörizmin geleneksel ve kötücül saltanatı tarafından yok edildi.
Tarihin bize gösterdiği üzere özgürlük geçici olabilir
Ne yasaların ne söylediği, ne ifadeler ne de politikacıların vaatleri; sadece insanların ne için savaştıkları önemlidir
Tarihin bize öğrettiği üzere, önemli olan, toplumsal hareketlerin ne için mücadele ettiğidir.