17 Ağustos 2009 Pazartesi

GÜLER ZERE VE HASTA TUTUKLULARA ÖZGÜRLÜK.!


ağır kulaklar duymamakta, kör gözler görmemekte ısrar ediyor;

GÜLER ZERE VE HASTA TUTUKLULARA ÖZGÜRLÜK.!

Hasta tutuklu GÜLER ZERE için bugün Ankara’da yine eylem vardı. Yaşamının her dakikası tehlikeye giren GÜLER ZERE’nin içinde yaşadığı durumu hala yetkililer görmezden geliyor. Onca rapor ve belgelere rağmen cezaevinde tutmakta ısrar ediyorlar.

Başta ERBAKAN olmak üzere burjuva siyasetçilerine ve çete atıklarına her türlü olanağı sunan, cezalarını dışarıda çekmeleri için salıveren adalet, GÜLER ZERE’ye, EROL ZAVAR’a gelince işlemez oluveriyor.

Ankara Demokrasi Güçleri, bu olumsuz tutuma son verilmesi için bugün yine Adalet Bakanlığı önünde çağrı yaptı. “GÜLER ZERE YALNIZ DEĞİLDİR, GÜLER ZEREYE ÖZGÜRLÜK, HASTA TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK” sloganları Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (Adalet Bakanlığı Ek binası) binasında yankılandı, Güvenpark’ta oturanların vicdanlarını huzursuz etti ancak içeridekiler bunu nasıl okudu bilinmiyor.
Basın açıklaması metni:

ONLARI ÖLDÜRTMEYECEĞİZ!

Bir kez daha adalet istemek, Güler Zere ve hasta tutsaklar serbest bırakılsın demek için buradayız… Adalet Bakanlığı’nın önündeyiz.

Adalet istiyoruz!

Çünkü adaletsiz bir düzende yaşıyoruz. Adalet istiyoruz, çünkü adalet ekmek gibi, su gibi temel bir ihtiyaç… Güler Zere gün be gün ölüme gidiyor. Adalet yok. Bugün Güler Zere’ye özgürlük şiarını yükseltmek adalet istemektir. Biz Güler’in sağlığına ve özgürlüğüne kavuştuğunu görmek istiyoruz.

Hepimizin bildiği gibi Güler Zere kanser hastası. Ağız içi kanseri tanısı konduktan sonra Adana Balcalı Hastanesinde iki kere ameliyata alındı Güler. Bu ameliyatların birinde damağı tamamen alındı. Protez damakla yaşıyor. Ancak bu ameliyatlar da hastalığın ilerlemesini durduramadı. Kanser hızla yayıldı, yayılıyor. Üniversite Hastanesinin ve Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı uzmanlığının “cezaevinde yatamaz” yönünde iki ayrı raporu olmasına rağmen; İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Dairesinin “cezanın ertelenmesine gerek yok” şeklindeki bilimsellikten uzak, yanlı kararıyla, halen Balcalı Hastanesi mahkûm koğuşunda tutuluyor. Doğal yollardan beslenemiyor artık Güler. Bir süredir damardan besleniyordu. Bu tedavi şekli damarlarının genişlemesine yol açtığı için şimdilerde bu yöntemden de vazgeçilmek zorunda kalındı. Güler midesine takılacak sonda yardımıyla yaşatılmak isteniyor. Işın tedavisinden ötürü saçlarında dökülmeler başlayan Güler’in kusma şikâyetleri de baş gösterdi.

Ölüme her geçen gün biraz daha yaklaşan bir diğer hasta tutsak da Erol Zavar. Mesane kanseri olan Erol Zavar, şimdiye kadar yaklaşık otuz ameliyat geçirdi. Bu ameliyatlar neticesinde vücudundan ellinin üzerinde kanserli hücre alındı. Ancak hastalık bugün bağırsaklarına da sıçramış durumda. Ve Erol’un vücudunun daha kaç ameliyata dayanacağı da şüpheli.

Hapishanelerdeki, hastanelerin izbe mahkûm koğuşlarındaki diğer hasta tutsakların durumları da Güler’den, Erol’dan farklı değil.

Bugün burada bulunan kurumlar başta olmak üzere ülkemizdeki demokrasi mücadelesini yürüten onlarca kurumun üyeleri 4 Ağustos’ta TBMM önündeydik. Acil çözüm bekleyen bu sorunu milletvekillerine taşımak için oraya gittik. Görüşme talebinde bulunduğumuz isimlerden biri de TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül’dü. Üskül, yoğunluk ve meclis başkanı seçimi gündeminden kaynaklı bizlere ayıracak vakti olmadığını söyledi. Kendisine, bizimle neden görüşmediğini soran parlamento muhabirlerine, böyle bir talep veya başvuru yapılmadığı cevabını verdi. Ancak orada bulunan muhabirler olaya tanık olmuştu. Bu olay görüşme yapan heyet tarafından dışarıya taşındı.

Zafer Üskül, bu gelişme üzerine, alelacele bir kararla Adana’ya gitti. Güler Zere’nin tutulduğu mahkum koğuşunu, hastaneyi gezdi. Doktorlarla görüştü. Tüm bunların sonunda da; tedavisi hastanede daha iyi yapılıyor, kaldığı yer ailelerinin kamuoyuna abartarak aktardıkları gibi bir yer değil, kendisi de iyi… gibi adeta, durumu kurtarma çabasında açıklamalar yaptı. Zafer Üskül'ün görevi ve sorumluluğu; TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı olarak bir insanın hayatını kurtarmak iken, kanser hastası bir tutsağın ne kadar iyi koşullarda olduğunu savunmasının insan hakları ile bağdaşan bir tarafı yoktur. Kaldı ki çok iyi koşullarda kalsa bile, bu Onun ölümle burun buruna olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. TAYAD'lıların kamuoyunu yanılttıklarını, Güler'in durumunun, sağlığının ve kaldığı ortamın gayet iyi olduğunu söyleyen Zafer Üskül'ün amacı; iktidarın hapishaneler politikasının bir yansıması olarak pervasızca yalan söylemek ve bunu kanıtlamaya çalışmaktır.

Bizler kimseden af istemiyoruz. Kimseden merhamet, insaf beklemiyoruz. Kendimize, Güler’e özel bir muamele yada lütuf da değil istediğimiz. Hakkımız olanı istiyoruz. Hukuk- yasa herkese göre ne ise, bize de o uygulansın istiyoruz. Adalet Bakanlığı, 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16/2 maddesini uygulamalıdır. Bizler Güler’in yaşama tutunabilmesi için ilgili kanunun, ”tutuklunun sağlığı tehlike teşkil ediyorsa ve bakımı tedavisi cezaevinde sağlanamıyorsa yahut çok uzun sürecek ise cezanın infazı ertelenir” hükmü uygulansın istiyoruz.

Güler Zere yalnız değildir.

Erol Zavar, İnayet Mete, Mustafa Gök yalnız değildir. Hapishanelerdeki hasta tutsaklar yalnız değildir. Bugüne kadar onların dışarıdaki sesleri olmaya çalıştık. Onların haklı taleplerini seslendirdik. Bundan sonra da öyle olmaya devam edeceğiz.”Hasta tutsaklara özgürlük!” diye haykıran sesimizi, sessizlik duvarlarının ardına gizlenenlere elbet duyuracağız.

Güler’i sağ olarak aramızda görmek istiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Onu öldürtmeyeceğiz.

Güler Zere ve diğer tüm hasta tutsakların yaşamından Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, TBMM, Adli Tıp Kurumu ve başta Elbistan Cumhuriyet Başsavcısı olmak üzere, ilgili savcılar sorumludur. Bunu bugüne kadar yaptığımız onlarca eylemde de bu kurumların önlerinde, yazdığımız fakslarda, yaptığımız görüşmelerde hatırlattık. Buradan da bir kez daha Adalet Bakanlığına çağrıda bulunuyoruz: Kendi koyduğunuz yasalara uyun! Kanunun ilgili hükmünü uygulayın! Büründüğünüz sessizlik zırhı; adalet, özgürlük isteyen seslerimizden daha güçlü değildir. Bunu unutmayın!