29 Ağustos 2009 Cumartesi

Türkiye'nin cezaevi gerçeği


Türkiye'de sürekli hak ihlalleri, sağlık sorunları ve ölümlerle gündeme gelen cezaevlerinde sorunlar bir türlü çözülmüyor. Cezaevlerinde yaşanan sorunlar saymakla bitmediği gibi, askeri darbenin ölüm, işkence ve tutuklamalarla yaşandığı 1980 döneminde 80 bin kişinin tutuklu bulunduğu cezaevlerinde bugün bu sayı 110 bini aşarak rekor düzeye ulaştı.

Dünya genelinde 'ıslah etmek, topluma kazandırmak' kavramlarıyla anılan cezaevleri Türkiye'de daha çok 'cezalandırma' mantığıyla inşa edildi. Adli tutuklular için bu anlamı taşıyan cezaevleri özellikle siyasi tutuklu ve hükümlüler yani muhalifler için aynı zamanda, 'Öç alma, terbiye etme, dize getirme, devletin gücünü kanıtlama' aracı olarak kullanıldı. Bu yüzden özellikle, askeri darbelerin yaşandığı yani topluma yeniden biçim verilmeye çalışıldığı dönemlerde, cezaevleri ölüm, işkence ve hak ihlalleriyle gündeme geldi. 1980 askeri darbesi de bu amaçla cezaevlerinde etkili bir silah olarak kullandı. Ancak bu dönemde cezaevlerindeki doluluk oranı Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 80 bin kişiye ulaştı.

97 bin kapasiteli cezaevlerinde 111 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor

Türkiye tarihinin en fazla tutuklu bulunduğu 1980 tarihinde bile tutuklu ve hükümlü oranı 80 bin iken, bu rakam son bir kaç yılda rekor düzeydeki artışlarla aşıldı. Adalet Bakanlığı verilerine göre, 97 bin kapasitesi bulunan 346 kapalı ceza infaz kurumu, 28 müstakil açık ceza infaz kurumu, 3 çocuk eğitim evi, 3 kadın kapalı, 1 kadın açık, 3 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 384 ceza infaz kurumunda 2009 yılı Temmuz ayına kadar 111 bin 865 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu yüzden cezaevlerinde 14 bin 865 kişi yer sorunu yaşıyor. Cezaevlerinde hesaplanan bu doluluk oranları 2006 yılında 70 bin 477, 2007'de 90 bin 837, 2008'de ise 103 bin 235 olarak hesaplanmıştı. Yine verilere göre tutuklu ve hükümlülerden 104 bin 972'si erkek, 4 bin 288 kadın ve 2 bin 859'u çocuk tutuklu ve hükümlülerden oluşuyor. İstatistiklere göre 111 bini aşkın tutuklu ve hükümlüden 101 bin 188 adli tutuklu ve hükümlülerden oluşurken 5 bin 723 siyasi tutuklu ve hükümlülerden 4 bin 954 tutuklu ve hükümle de çıkar amaçlı örgütlü suçlardan dolayı tutuklu bulunuyor. Cezaevlerindeki doluluk oranının her geçen gün artması uzmanları endişelendirirken, bazı uzmanlar, sosyal patlama uyarısında bulunuyor.

Devlet kanun değiştirerek binlerce çocuğu tutukladı

Yine cezaevlerinde tutuklu bulunan çocukların durumu ise dikkat çeken bir başka konuyu oluşturuyor. 'Terörle Mücadele Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle yüzlerce çocuk ağır ceza mahkemelerinde yargılandı, tutuklandı. Bu yasa ile birlikte gözaltına alınan ve tutuklanan yüzlerce çocuk, travmalar geçirdi, psikolojik sorunlar yaşadı. Toplumsal olaylarda 'polislere taş atmak' gerekçesiyle yaşlarının iki katı kadar ceza alan ve 'örgüt üyeliği'nden yargılanan çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanması gerekirken, eski adı DGM olan Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanmaları tepkiye neden olmuştu. Tutuklanan çoğu çocuk ise cezaevleri koşullarını protesto etmek amacıyla açlık grevine bile girmişti. Çocuklar için Adalet Çağrıcıları Grubu da, Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları Grubu da, tutuklu çocukların durumlarına dikkat çekmek için Haziran 2009'da bir rapor hazırladı. Raporda, cezaevlerinde 2 bin 814 çocuk mahkumun bulunduğu ve bu çocuk mahkumlar arasında 2 bin 3'ünü erkek, 66'sını ise kız çocukları oluşturdu. Raporun devamında, 2006 yılından itibaren 'Terörle Mücadele Kanunu' kapsamında bin 56 çocuğun Ağır Ceza ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nde sanık olarak yargılanması oldu. Yargılanan bu çocuklardan 208'i bu mahkemelerde hüküm giymesi ise dikkat çekiyor. 3713 sayılı 'Terörle Mücadele Yasası' çerçevesinde toplam 12-18 yaş arası bin 56 çocuk ceza mahkemelerinde ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde sanık olarak yargılandı. Yargılanan çocuklardan 208'i hüküm giyerken, TCK'nın 301. çerçevesinde 16 çocuk Ceza mahkemelerinde ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde sanık olarak yargılandı. Özellikle Akdeniz Bölgesi'nde 2008'in başından beri 193 çocuk mahkemelere sevk edildi.

2008 yılında 3 bin 519 hak ihlali yaşandı

Cezaevlerinde hak ihlalleri gün geçtikçe artarken, Adalet Bakanlığı ise hak ihlalleri karşısında sessizliğini kimi zaman korurken, kimi zamanda görmezlikten geldi. Yaşanan hak ihlalleri karşısında İnsan hakları örgütleri ise cezaevlerindeki hak ihlallerini raporlaştırdı. İHD'nin 2008 yılındaki raporuna göre, Türkiye'deki cezaevlerinde 39 kişinin yaşamını yitirdiği, değişik kategorilerde toplam 3 bin 519 ihlal başvurusunun yapıldığını kaydetmişti. Raporda, 333 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldı ve 462 kişinin ise sağlık hakkı ihlaline, 64 kişi beslenme, ısınma ve fiziki hak ihlaline, bin 602 kişi disiplin soruşturmalarına maruz kaldığını duyurdu. Kürtçe konuşma ve haberleşme önündeki engellerden dolayı ise 323 kişinin hak ihlaline uğradığı bildirilen raporda, sevk uygulamaları konusunda 95 kişi ve kitap, mektup gibi yasaklamalardan dolayı da 363 kişinin hak ihlaline maruz kaldığı tespit edildi. Raporda ayrıca, Adalet Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan 45/1 numaralı genelge ve uygulamaları nedeniyle 70 kişi ve diğer ihlallerden dolayı da 168 kişi hak ihlaline uğradı.

Hak ihlali yüksek olan belli başlı cezaevleri

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve şikayetler her geçen gün artarken, Türkiye'de bulanan 346 cezaevi arasında en fazla sorunların yaşandığı cezaevleri arasında Ankara Sincan Kadın Cezaevi, Sincan 1 ve 2 No'lu F tipi, Bolu F tipi, Kırıkkale F tipi, Tekirdağ 1 ve 2 No'lu F tipi, Kandıra F tipi, Gebze M tipi, Adana Kürkçüler F tipi Cezaevi, İzmir Kırıklar 1 ve 2 No'lu F Tipi cezaevi, Buca Cezaevi, Bergama M Tipi, Aydın E Tipi, Adıyaman E Tipi, Batman M Tipi, Bitlis E tipi, Diyarbakır E ve D Tipi, Erzurum H Tipi, Antep H Tipi, Malatya E Tipi, Hakkari Kapalı Cezaevi, Urfa E Tipi, Siirt E Tipi, Van F Tipi yer aldı. Bu cezaevlerinden yoğun hak ihlalleri başvuruları alan insan hakları örgütleri de, bu cezaevlerini daha önce çok sayıda raporlaştırmıştı.

Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele

Türkiye Cezaevlerinden işkence ve kötü muamele hiç eksik olmazken, tutuklu ve hükümlüler için cezaevleri adeta bir işkence merkezine dönüştü. Cezaevlerinde yaşanan sorunlar için herhangi bir girişim Adalet Bakanlığı tarafından başlatılmazken, tutuklular içinde bulundukları sorunlar arasında sorunlarına çözüm bekliyor. Tutuklular sorunlarının çözülmesini beklerken, her gün değişik cezaevlerinde hak ihlalleri gelmeye devam ediyor. Tutukluların yaşadığı sorunların başında, başka cezaevine sevk edilirken, kaba dayak, taciz, sözlü hakaret, aşağılanma, onur kırıcı uygulamalara maruz kalıyor. Aileler ve avukatlar tutukluların görüşlerine giderken, tutukluların vücutlarında gözle görülen darbelerin olduğunu ve hastane ve mahkemeye gidip gelişlerde kaba dayak, tekme, tokat, kelepçe sıkma, sözlü sataşma gibi ihlaller ile karşılaşıyor. Yaşanan ihlaller bunlarla sınırlı kalmazken, insan haklarına yapılan başvurularda şu hak ihlalleri ön plana çıkıyor: 'Cezaevine konulduğu gibi işkence gördüğünü ve tecrit uygulandığını, tutuklanıp cezaevine konuldukları zaman 'Hoş geldin' adı altında dayakla karşılandığı, Cezaevi koridorlarından özelikle adli mahpuslara yapılan işkence sonucu atılan çığlıkların ziyaretçiler tarafından da duyulduğu, Cezaevine tutuklanarak gelen mahpusun ilk girişinde üst aramasında çırılçıplak soyulduğu, soyunmadığı takdirde şiddet ve tehdit uygulandığı ve zorla soyulduğu, Mahkeme ve hastane sevkinde çift kelepçe takıldığı, Hastane sevkinde doktor yanında kelepçe çıkarılmaması ve tedavi yaptırmadan geri cezaevine getiriliyor.'

Cezaevinde 'Kürtçe' yasak..

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri kaba dayağın ötesinde beslenme, ısınma ve fiziki koşullardan doğan ihlallerden kaynaklı ciddi mağduriyetler yaşanıyor. Tutuklulara verilen yemeklerin hijyenik olmadığı ve kantinde satılan ürünlerin fiyatlarının yüksel olması tutuklu ve hükümlüleri zor durumda bırakıyor. Cezaevlerinde disiplin cezaları nedeniyle yıllara varan görüş yasakları, mektup, faks, telefon gibi iletişim cezaları veriliyor. Aileleri ile telefonda Kürtçe konuştuklarında görüşmeleri kesilen tutuklu ve hükümlülerin, yaşanan sorunlara tepki gösterenlere de disiplin cezaları eksik kalmıyor. Kürtçe konuşma ve haberleşme önündeki engeller sürerken, Ceza İnfaz Tüzüğü 6 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe girerek, tüzükle birlikte, telefonda anadilleri olan Kürtçe ile konuşan mahpusların Türkçe konuşma zorunluluğu getirilmesi yeni hak ihlallerine neden oldu. Tutukluların Kürtçe yazılan mektupları için ayrıca tercüman parası istendiği ve Kürtçe yazılan not defterleri ve günlüklere de el konuluyor. Özellikle Kürtçe gazete, dergi ve kitaplara el koyan cezaevi yönetimi, Adalet Bakanlığı'nın 45/1 Sayılı Genelgesi'ni de uygulamıyor.

Cezaevlerindeki, işkence, hak ihlalleri ve diğer sorunların yanında 2009 yılı Türkiye'sinin cezaevlerinde yaşanan en büyük sorunların başında sağlık sorunları geliyor. Şimdiye kadar onlarca kişinin yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı hayatını kaybettiği cezaevlerinde, bu sorunlar çözülmeyerek insan yaşamını tehdit ediyor. Cezaevlerinde şimdiye kadar 462 hükümlü ve tutuklu değişik ve ciddi hastalıklar yaşadı. Bunlardan 43 tutuklu ve hükümlü ise yaşam savaşı veriyor. Cezaevlerinde ölümü bekleyen hasta tutukluların tedavileri yapılmazken, cezaevlerinde yatalak vaziyette olan ve kendi ihtiyaçlarını bile karşılayamayan bazı tutuklu ve hükümlülerin ise bakımının yapılması önünde engeller çıkarılıyor. Cezaevlerinde tutuklularda en fazla kronik prostat, sinüzit, bağırsak ve mide rahatsızlığı, göz, migren, kalp sorunu, bel fıtığı, kan kanseri, Hepatit B, anemi, tansiyon, siroz, baş ağrısı, romatizma, alerji, kulak sorunu, çölyak, uykusuzluk, iltihaplanma, psikolojik rahatsızlık, güç kaybı, zayıflama, zatüre, kansızlık, kist... gibi hastalıklar yaygınken, cezaevleri adeta 'hasta kamplarına' dönüşmüş durumda.

'Hastane yolu ızdırap ve taciz yolu'

Yine bu kadar ciddi sağlık sorunlarının yaşandığı ve fiziki koşullarından dolayı sağlam bünyesi olan kişilerin bile hastalık kaptığı bu mekanlarda, sağlık sorunlarına müdahale edebilecek yeterli sayıda doktorlar bulunmuyor. Bu yüzden hasta tutuklu ve hükümlüler sürekli cezaevi ve hastane arasında mekik dokuyor. Ancak hastane yolu çoğu zaman hasta tutuklular için tedaviden çok başka türlü uygulamaları hatırlattığı için, hastaneye gitmek, cezaevlerinde çok fazla tercih edilen bir durum olmuyor. Şimdiye kadar hazırlanan raporlarda, tutuklu ve hükümlülerin kendi beyanları ve ailelerinin verdiği bilgilere göre; hastaneye götürülen tutukluların kelepçesi çıkarılmadan tedavi edilmeye zorlanıyor, özellikle kadın tutuklu ve hükümlüler tacize maruz kalıyor ve jandarma doktorların uyarılana rağmen muayene odalarından çıkmıyor.

Ergenekon tutukluları serbest bırakılıyor, hasta siyasi tutuklular cezaevinde

Bütün bu sorunların yaşandığı cezaevlerinde ölümcül hastalıklara yakalanan birçok tutuklu ve hükümlü tüm girişimlere rağmen tahliye edilmediği için yaşamını yitirdi. Aynı durumda olan birçok tutuklu ve hükümlü de yine girişimlere rağmen tahliye edilmiyor. Ergenekon davasında şimdiye kadar 'sağlık sorunu' gerekçesiyle Emekli Albay Arif Doğan, gazeteci Ayşe Asuman Özdemir, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, emekli Orgeneral Şener Eruygur, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Prof. Dr. Erol Manisalı, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran olmak üzere toplam 7 kişi tahliye edildi. Oysa diğer siyasi tutuklu ve hükümlüler Ergenekon davası tutukluları kadar şanslı olmadı. İHD'nin 2008'de hazırladığı raporuna göre, cezaevlerinde 37 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirdi. 2009 yılından bu yana cezaevlerinde hastalıklardan dolayı yaşamını yitirenlerin sayısı 15'ü bulurken, bu sayının artmasından endişe ediliyor.

İHD: Hastalar ölüme terk ediliyor

İHD MYK Üyesi Necla Şengül, cezaevlerinde yaşayan tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlarını gündeme taşıdıklarını ve yaşanan hak ihlallerinin bir an önce çözülmesi gerektiğini belirterek, cezaevlerinden ölüm haberlerinin geleceği uyarısında bulunmalarına rağmen herhangi bir girişimde bulunulmadığını söyledi. Cezaevlerinde bulunan 14 kişi için eylemler düzenlediklerini ve bu kişiler arasından Siirt E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Ali Çekin'in yaşamını yitirdiğini hatırlatan Şengül, yetkili makamların bu konuda hiçbir girişiminin olmadığını belirtti. 'İnsanlar adeta esir kamplarındaki insanlardan daha ciddi vahşetler yaşanmaktadır' diyen Şengül, şunları belirtti: 'Cezaevleri koşullarında sağlıklı yaşamak çok zor. Çok sayıda hükümlü ve tutuklunun ciddi sağlık sorunların olduğu ve acilen müdahale gerektiğini öğrendik. Cezaevinin zor koşullarında yaşam mücadelesi veren bu hükümlü ve tutsakların biran önce normal hayata dönmeleri için ciddi bir şekilde ilgilenmeleri gerekiyor. Cezaevlerinde yaşanan sorunları Adalet Bakanlığı'na bildireceğiz. Bu sorunların bir an önce çözülmesi gerekir yoksa, cezaevlerinde yeni ölüm haberler almaya devam edeceğiz.'

TİHV ve İHD'nin verilerine göre, 2009 yılının Ocak ayından bugüne kadar cezaevlerinde yaşamını yitirenlerin isimler şöyle:

# Tutulduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde kan kanserine yakalanan Hasan Kert, 15 gün önce sevk edildiği Ankara Numune Hastanesi'nde 18 Şubat 2009'da yaşamını yitirdi.

# Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde 'yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettiği' iddiasıyla tutuklanarak Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilen ve yaklaşık 2 ay önce mide kanaması geçirdiği için Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan Beşir Özer 15 gün hastanede tedavi edildi. Tedavisinin ardından Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilen, böbrek yetmezliği ve hipertansiyon rahatsızlığı bulunan Beşir Özer, 28 Şubat 2009'da yaşamını yitirdi.

# Tekirdağ 2 No'lu Cezaevi'nde kalan ve uzun zamandır hasta olan Mustafa Demir 24 Mayıs 2009'da yaşamını yitirdi.

# PKK davasından aldığı müebbet hapis cezası nedeniyle 14 yıldır Batman M Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan Recep Çelik, 7 Temmuz 2009 da yaşamını yitirdi.

# Kürkçüler (Adana) E Tipi Cezaevi'nde kalan şizofreni hastası Kenan Gülen 10 Temmuz 2009'da intihar etti. Kenan Gülen'in ölümü üzerine bir açıklama yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, Kenan Gülen'in şizofreni hastası olduğuna dair adlî tıp raporunun 2 yıl sonra geldiğine dikkat çekerek 'ortada bir ihmal var' demişti.

# Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan ve üç yıl önce cilt kanserine yakalanan ve midesindeki rahatsızlık nedeniyle de 30 kez ameliyat geçirmesine karşın tahliye edilmeyip Haziran 2009'da nakledildiği Erzurum Atatürk Üniversitesi Süleyman Demirel Tıp Merkezi Sağlık Araştırma Uygulama Merkez Müdürlüğü Hastanesi'nin 'mahkûm koğuşu'nda tutulan İsmet Ablak, 19 Temmuz 2009'da yaşamını yitirdi.

# Kandıra 1 No'lu F Tipi cezaevinde tutuklu bulunan Kanser hastası Yılmaz Keskin, öleceği kesinleştikten sonra tahliye edildi. Tahliyesinden bir hafta sonra 10 Ağustos 2009 da yaşamını yitirdi.

# Tarsus Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Eyüp Kaçar kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

# Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 'Örgüt propagandası' iddiasıyla hükümlü bulunan ve sara hastası olduğu belirtilen Mustafa Elelçi, koğuşunda ölü bulundu.

# Diyarbakır'da bir gösteriye katıldığı gerekçesiyle tutuklanın kan kanseri hastası Gurbet Mete, 4 ay kaldığı cezaevinde tüm girişimlerine rağmen tedavi görmeyince hastalığının ilerlemesi sonucu 15 Ocak 2009 tarihinde yaşamını yitirdi.

# Elazığ E Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalp krizi geçiren kapatılan HADEP ve kendini fesheden DEHAP'ın Elazığ İl Başkanı Mehmet Artan, 2 Haziran 2009 tarihinde yaşamını yitirdi.

# Kürkçüler E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan şizofren hastası Kenan Gülen'in hastaneye sevk edilirken yaşamını yitirdi.

# Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Yılmaz Keskin, yakalandığı ve ilerleyen akciğer kanseri nedeniyle tahliye edildikten 1 hafta sonra 10 Ağustos 2009 tarihinde yaşamını yitirdi.

# Trabzon'un Sürmeli İlçesi'ndeki cezaevinde kalan Mustafa Hayri (89), 16 Temmuz 2009'da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

# Ferizli L Tipi Cezaevi'nde (Sakarya) kalan kanser hastası Fehmi Biçer (78), 2 Haziran 2009'da hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.
Cezaevlerinde ölümü bekleyen 43 kişi...

Yine hayatını kaybedenler, ağır sağlık sorunları yaşayan tutuklu ve hükümlülerin de kaderlerinin aynı olmaması konusunda toplumda bir duyarlılık oluşturmaya başladı. Ancak yetkililer oluşan bu duyarlılığa kimi zaman tartışmalı olan Adli Tıp raporlarını gerekçe gösterdi, kimi zamanda yetkilerinin buna izin vermediğini ileri sürdü. Ancak bütün bu tartışmalar ve bürokratik engeller arasında durumu ağır olan hasta tutuklu ve hükümlüler sayısı her geçen gün artırıyor. İHD ve THİV gibi yılardır cezaevi sorunlarını takip eden örgütlerin raporlarına göre, cezaevlerinde ölüm sınırında sağlık sorunu yaşayan tutuklu ve hükümlülerin sayısı 43. Serbest bırakılmaları için kampanyalar düzenlenen 43 kişinin listesi şöyle:

# A. Hakim Eşyok: Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi'nde, 1994 yılından beri kafasından aldığı bir darp sonucu 1.8 mm demir parçası ile yaşamakta olduğunu ve bu demir parçasının ameliyat ile alınabilecek durumdayken cezaevi idaresinin Eşiyok'un tedavi edilmesini engellediğini; ilaçlarla yaşamını sürdüren Eşiyok'un, aynı zamanda mide ülserine de yakalandığını belirtti.

# A. Samet Çelik: Kan kanseri hastası olmasına rağmen Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Çelik, kanser hastası teşhisi konulmasına rağmen tahliye edilmiyor. Çelik, hakkında 4 ay önce Çelik'in muayene edilmesi için Adlî Tıp Kurumu'na sevk edilmesi yönünde karar alınmasına rağmen sevk işleminin 15 Aralık 2008'de gerçekleştirildiği öğrenildi.

# Ağa Sağlık: Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde 'yasadışı örgüt üyeliği' suçlamasıyla yaklaşık 4 yıldır tutuklu bulunan Sağlık, çok fazla kilo kaybına uğradığı için hayatî tehlikesinin bulunmasına rağmen tedavi edilmiyor.

# Behçet Yılmaz: Tekirdağ 1 Nolu F tipi Cezaevi bulunan Yılmaz, ağır astım hastası olduğu ve tekli hücrede tek başına kaldığında gece kriz geldiğinde ilacını bile kullanmayacak kadar etkisiz hale geliyor. Nefes almakta bile zorluk çekiyor.

# Erol Zavar: Ankara Sincan 1 Nolu F tipinde Cezaevi, mesane kanseri olan Zavar, otuza yakın tıbbî müdahale ya da ameliyat geçirdi. Tecrit koşulları hastalığını ölümcül düzeye taşıdığı gibi hastalık ve rahatsızlıklarla da tanışmasına neden oldu. Cezaevinde bulunduğu sırada başlayan migren ve safra kesesi ağrıları, daha önce geçirdiği tüberküloz, gözaltı sırasında gördüğü işkenceler ile dizlerinde oluşan menüsküs bunların en başta gelenleridir. Mart 2007'de safra kesesi alındı. Halen kanama ve ağrılarının devam etmesi nedeniyle tetkikleri yapılmaktadır.

# Ferdan İldan: TCK 314/2 den hükümlü olup yaklaşık 14 yıldır cezaevinde bulunmaktadır.hepatit B hastası olup düzenli kontrol ve özel beslenmeye ihtiyaç duymaktadır.

# Gazi Dağ: Antalya E Tipi Cezaevi bulunan hükümlü, belden aşağısı felçli, iyileşme şansı bulunmuyor.

# Güler Zere: Maraş Elbistan E Tipi Cezaevi'nde kalan Güler Zere'nin ağzında ne olduğu anlaşılamayan yaralar çıkmıştır. Yaralar giderek büyüyüp enfekte olduğu ve Güler Zere'nin yemek yemediği ve nefes almasını bile engeller hale geldiği halde tedavisi yapılmamaktadır. Kanser hastılığı teşhisi konulmasına rağmen tahliye edilmiyor.

# Gülezar Akın: Adıyaman E Tipi Cezaevi, hipofizde tümör var. Üç yıldır tedavi oluyor. Yumurtalıklarda kist, belde fıtık, belde yırtılma ve düzleşme ve mide ülseri var.

# Halil Güneş: Diyarbakır D Tipi Cezaevi, kemik kanseri var. PET-BT osteozşarkom (kemik kanseri) rapor sonucu sol yedinci kostede (kolargo) genişleme ve SCREROTİK değişiklikler gözlenmiştir.

# Halil Yıldız: Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi, 82 yaşında olmasına rağmen yaşlılıktan kaynaklı ve sağlık sorunları olduğunu, arkadaşlarının yardımı olmadan yaşamını sürdüremediğini belirtmiştir.

# Hasan Tahsin Akgün: Tekirdağ F Tipi Cezaevi, ağır tecrit koşullarının yol açtığu psikolojik sorunlar nedeniyle yaşamını kendi başına sürdürebilecek durumda değildir.

# Hasan Alkış: Kırıkkale F Tipi Cezaevi, kalp, tansiyon, ülser, Behçet gibi ağır sağlık sorunları mevcuttur. Adli tıp tarafından verilen 'içeride kalması uygun değildir' içerikli raporu olmasına rağmen tahliyesi gerçekleşmemiştir.

# Hatice Bolat: Gebze M tipi Cezaevi, Wernicke Korsakoff hastası. Konuşma ve yürümede zorlanıyor. Belli aralıklarla gözleri tümüyle görmüyor, kılcal damarlarından kan akıyor, yürümede ve konuşmakta zorlanıyor, vücutta uyuşmalar oluyor.

# İnayet Mete: Kısa bir süre önce kalp ameliyatı geçirmiş, sık sık kriz geçiriyor, ayrıca siroz hastası, sinir tahripleri, damar tıkanıklığı, bel fıtığı ve dönem dönem vücudunun her tarafından derin yaralar açılıyor.

# İsmet Ayaz: Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevi, yaklaşık 10 yıldır 'Çölyak' hastası ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, bedeni 10 yaşında çocuk gibi.

# İzzet Turan: Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi, ankilozon, mide ülseri, kemik erimesi, böbrek yetmezliği, bel fıtığı var.

# Menduh Kılıç: İzmir Kırıklar 1 No'lu F Tipi Cezaevi, Siroz hastası olmasına rağmen tahliye edilmiyor.

# Mesut Deniz: Ankara Sincan 1 No'lu F tipi Cezaevi, ileri derece şizofren. Yaşamının en temel gereklerini dahi yerine getiremeyecek durumda. Ağırlaştırılmış müebbede mahkûm olan ve tek kişilik hücrede bulunan Deniz, yemek yemiyor, yataktan çıkmıyor, temizliğine dikkat edemiyor.

# Nesimi Kalkan: Mersin Silifke M tipi Cezaevi, yakalandığı 'Çölyak' hastalığı nedeniyle hiçbir ihtiyacını tek başına karşılayamıyor.

# Nizamettin Akar: Muş E Tipi Cezaevi'nde yatmaktayken, ağır sağlık sorunları yaşayan, gırtlak kanseridir. Muş Devlet Hastanesi'nden Van'a oradan da Ankara Numune Hastanesi'ne sevk edilmiş durumdadır. Hastalığı ölümcüldür. Mevcut koşulları cezaevinde kalarak tedavi olmasına imkân verilmemektedir.

# Remzi Aydın: Tekerlekli sandalyeye mahkûm. 9,5 yıldır cezaevinde bulunmakta, Kocaeli 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde yatmaktadır. Tekerlekli sandalye ile hareket edebilen mahkûm için verilen 20 Şubat 2007 tarihli AHİM kararı 'tutukluluk süresi makul süreyi aşmıştır' yönündedir.

# Yusuf Kaplan: Elazığ E Tipi Kapalı Cezaevi, 85 yaşındaki hükümlünün vücudunun yüzde 79'u felçli. Kaplan'ın kalp yetmezliğinden koroner arter hastalığına, görme sorunundan solunum sistemi rahatsızlığına kadar birçok hastalığı bulunduğu, vücudunun yüzde 79'unu kullanamaz olduğuna dair rapor verdi.

# Aynur Epli: Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi, bağırsak kanserine yakalanmasına rağmen tahliye edilmiyor.

# Abdurrahman Yıldırım: Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi, vücudunda şarapnel parçaları bulunuyor.

# Cengiz Kahraman: Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi, Wernicke Korsakoff hastalığına yakalandı.

# Mustafa Gök: Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi, Wernicke Korsakoff hastalığına yakalandı.

# M. Ali Çelebi: Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi, Wernicke Korsakoff hastası. Wernice Korsakof-İleri derecede şizofren. Tahliye edilmediği gibi raporda verilmiyor.

# Emrah Alişan: Adana cezaevine bulunan Alişan, belden aşağısı felçli olduğu için ihtiyaçlarını karşılayamıyor.

# Sibel Kurt: Gebze M Tipi Kapalı Cezaevi, kalp hastası olduğu için hayati tehlikesi sürüyor.

# Taylan Çintay: Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi, mesane kanserine yakalanmasına rağmen ne tedavi ediliyor ne de tedavi görüyor.

# Mehmet Yeşiltepe: Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevi, hidrosefali haslaştığına yakalandı.

# Temino Baysal: Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi, Diyarbakır Devlet Hastanesi'nin raporuna göre yüzde 80 özürlü olmasına rağmen tahliye edilmiyor.

# Kemal Özelmalı: Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi, Wernicke Korsakoff.

# Latif Badur: Midyat M Tipi Kapalı Cezaevi, akciğer kanseri. Durumu her gün kötüye gidiyor. 14 yıldır Midyat M Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor.

# Hayati Kaytan: Donmadan kaynaklı sol ayak parmakları kökten, sağ ayak parmakları ilk eklemden kesilmiş durumdadır. Sol topuk ve sağ serçe parmak (kemik alınmış) sürekli yara halde bulunmakta, iyileşmemektedir. Beyninde ur nedeniyle ameliyat edildi.

# Hediye Açık: Gebze M tipindedir. Şarapnel parçaları nedeniyle iki gözünü kaybetmiş. Altı yıl cezaevinde kalmış tedavi edilmemiş 2000 yılında tahliye edilmiş. Üç yıl içinde dört ağır ameliyat geçirmiş. Normal yaşamını sürdürürken yeniden gözaltına alınarak cezaevine konmuş. Halen tutuklu. Böbrek sorunu ve geçirdiği ağır ameliyatlar nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyor, beslenemiyor, yaşamını cezaevi koşullarında sürdüremiyor. Merdivenlerden inip çıkarken düşüyor.

# Yaşar İnce: Sincan 1 No'lu F Tipi Cezaevindedir. Hepatit B, kalp rahatsızlığı, (Kalpte mitral yetmezliği var.) bel fıtığı, böbreklerde taş, karaciğerde enfeksiyon yaşamaktadır.

# Kemal Ertürk: Sincan 1 No'lu F tipi Cezaevindedir. Şeker ve hipertansiyon, mide ve bağırsak sorunları nedeniyle halsizlik-ateşlenme, baş ve kas ağrıları, uykusuzluk, gözlerde bulanıklık yaşamakta, ağırlaştırılmış müebbet mahkûmu olduğu için tek kişilik hücrede ve sınırlı havalandırma saati uygulamasına maruz kalarak bu sorunlar daha da ağırlaşmaktadır.

# Aslan Karslı: İleri Korsakof hastası, 5 kez 'tahliye' raporu verilmiş, ancak halen Silifke M tipi Kapalı Cezaevinde tutuluyor.

# Veysi Özer: Diyarbakır D tipi Cezaevi'nde kanser hastası tedavi engeli var kemoterapi yapılmasında engeller var.

# Cengiz Eker: Erzurum H Tipi Cezaevi, 3 kalp damarı tıkalı tedavi edilmiyor.

# Deniz Yıldız: Adana Karataş Cezaevi'nde kanser hastası kemoterapi tedavisi görüyor.

Serkan KURT