10 Eylül 2009 Perşembe
SEL FELAKETININ SORUMLUSU DEVLET VE AKP HUKUMETIDIR
Tekirdag ve İstanbul'da felaketin boyutları giderek artarken hükümet ve valilik gibi kurumlardan yapılan açıklamalar ile alınan tutumlar kanı donduracak cinsten. Bu felaketin hazırlayıcıları olarak sorumluk taşıyan bu kişiler, bir yandan durdukları yerden insanlara öğüt veriyorlar, diğer yandansa sorumluluğu halkın üstüne yıkmaya kalkıyorlar. Ama gelen haberlerden de görüleceği üzere halk bir kez daha kendi kaderiyle başbaşa bırakıldı. Taksim'i işçilere yasaklamak için kenti ablukaya alanlar ortalıkta yoklar. Felaket bölgesinde sadece birkaç helikopterin ve bir düzine botun olduğu söyleniyor.
1 Mayıs'ta efelik yapan Vali koltuğunda halka öğüt veriyor!
Vali Güler'in konuşmasına bakın! Vali, yağışın süreceği haberini(!) veriyor, “vatandaş”ın TEM otoyolunu kullanmasını öğüdünde bulunup buna uyulmadığı için şikayette bulunuyor: “Vatandaşlar ısrarla bu yollardan geçmesi sıkıntı yaşatıyor”muş... İşte Taksim fatihi Vali! Onun bütün işi emekçi halkı baskı altında tutmak, kurulu düzen adına kurallar koyup itaat ettirmek... İşçilere 1 Mayıs'ta efelenen bu Vali şimdi tüm imkanları felakete uğrayan bölge için kullanmak yerine, medya karşısına çıkıp arsızca ders vermeye kalkıyor.
Bizzat yardımcısı Vali'nin bu arsızlığını ve katliamdaki sorumluluğunu ortaya koyuyor. Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak kurtarma çalışmalarına 4 askeri helikopter ve 8 arama kurtarma botunun katıldığını, bot sayısının 1 saat içinde 30'a çıkarılacağını söyledi. Çakmak sözlerine şöyle devam etti: "İnsanların çaresizlik içinde oldukları görülüyor. Ama bunlardan kendilerine ulaşılıncaya kadar kendi güvenliklerini sağlamaya gayret etmelerini istiyoruz. Biz de Afet Koordinasyon Merkezi'nde ekipleri yönlendirme çalışmalarımızı aldığımız bilgiler doğrultusunda sürdürüyoruz.”
İşte bu devletin İstanbul'daki en üst düzey bürokratlarının ağzından yaşanan felaketin gerçek sorumluluğunu ortaya koymakla kalmıyor, devletin insan hayatı sözkonusu olduğunda nasıl bir duyarsızlık ve acz içinde olduğunu yeniden ortaya koyuyor.
Hükümet sorumluluğundan sıyrılmaya çalışıyor!
Hükümet de bu bürokratlarıyla aynı dili konuşuyor. Öyle ki ilk olarak açıklamalarda bulunan Ulaştırma Bakanı Hayati Yazıcı'ya göre sorun İstanbul, İstanbul'daki çarpık kentleşmeyi yaratan halk! Bakan, kıyısından sorumluluğu paylaşmaya da tenezzül ediyor... Sanki yıllardır kent belediyesini ellerinde bulunduranlar kendileri değilmiş gibi konuşuyor. Çok mu zordur bu kadar zamanda dayanıklı ve işlevsel bir altyapı oluşturmak? Değil elbette, ama tek kaygıları yağma ve rant olunca bu tür felaketler kaçınılmaz oluyor.
Acıları dindirmek için hesap sormalıyız!
İşçi ve emekçiler bir kez daha kendi imkanlarıyla yaralarını sarmaya çalışıyorlar, çalışacaklar. Ama bu felaketin sorumlularından hesap sormayı da ihmal etmemelidirler. Açılan yaralar da ancak böylelikle bir parça sarılabilir, acılar az da olsa dinebilir.