1 Ağustos 2009 Cumartesi

İşçiye kaplan!

Kriz nedeniyle ‘öldük bittik üzerimizdeki yükleri alın’ diyen kayserili patronların tek marifeti işçi haklarına saldırmak
Son dönemlerde tartışmadan geçilmiyor. “Öldük, bittik aman bir çözüm. Üzerimizdeki yükleri alın, hükümet acilen adım atsın. Yasal düzenlemeler yapılsın.”
Kim mi söylüyor bunları. İşçiler desek. Köylüler desek. Ya da küçük esnaflar. Okuyan hemen herkesin “yok canım” dediğini duyar gibiyiz. Evet, hepiniz haklısınız. Tabii ki üzerinde yük var ‘zanneden’ ve sürekli öldük bittik diye yakınanlar büyük patronlar. Diğer kesimlerin de talepleri oluyor ama gündeme gelmiyor, getirilmiyor.
“Nereden biliyorsunuz hep onların söylediğini” diye sorular sorulabilir. Ülkenin çok gerilere değil yakın tarihine, özellikle ekonomik gelişmelerle ilgili olan kısmına dikkatli bakacak olursak eğer ne kadar haklı olduğumuza sizler de inanacaksınız!
Çok geriye değil, dedik ya son 6-7 aylık sürece bir mercek tuğumuzda bizi doğrulayan çok ciddi veriler ortaya çıkıyor.
Krizle ilgili konuştuğumuz hemen tüm işçiler istisnasız; “Kriz patrona değil bize var” diyorlar. Haksız da sayılmazlar. Gazetemizi de izleyenler bilirler; en son açıklanan Türkiye’nin en büyük 500 sanayii kuruluşu listesi söylediklerimizin adeta ispat belgesi niteliğinde. Krizi gerekçe göstererek işçi ve emekçilerin alın terlerinden birikmiş olan fonların işyerleri için kullanılmasını isteyenler, kısa çalışma ödeneği başvurusu ile kârına kâr katanlar, binlerce işçiyi işten atıp aynı üretimi daha az işçiye yaptıranlar, sendikalaşmanın gelişmesini istemeyenler… Nedense hep patronlar olmuş ve yukarıda yazılanların ispatı olmuşlardır. Hangi firmanın hangi sırada olduğu tartışması yerine bu listede yer alan fabrikalarda çalışan işçiler ne durumda ve ne yapacaklar bu kez buna bakmakta fayda var. Bir mercek de Kayseri’den tutalım dedik.
KAYSERİ’NİN KAPLANLARI
Tamamen yerli olan ve kendi öz sermayeleri ile büyüyecek bir Anadolu sermayesi hayalleri vardı dönemin hükümetlerinin. Önüne geleni parçalamaya da, avlamaya da yetenekli kaplanla özdeşleştirilen bu “öz sermayeli” Anadolu Kaplanları, TÜSİAD bünyesindekiler gibi av olarak tabii ki işçi ve emekçileri seçtiler.
Son haftalarda açıklanan 500 sanayi kuruluşu içinde yer alan 14 Kayseri firması da dönemin kaplanlarından. Tabii ki AKP ve onun önceki versiyonu partilerin de destekçileri olduğu herkes tarafından ifade edilen markalar.
Bunun yanında son dönemlerde ekonomik olarak kendilerinden ciddi şekilde bahsettiren bu firmalar pek de alışık olmadıkları irili ufaklı işçi hareketlenmelerine de ev sahipliği yaptılar. Bu şaşırtıcı bir şeydi, çünkü Kayseri işçisi “Vur kafasına al ekmeğini” diye bilinirdi.
SÜT DÖKMÜŞ KEDİ GİBİYDİLER!
Krizin başladığı günlerde ilk elden feryat etmeye başlayan ve hatta “AKP ile ters mi düşüyorlar” denilen Kayseri’nin has kaplanları BOYDAK Holding (Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak) sözcüleri “Aman bir çözüm” diyorlardı. Hatta kendilerini kaplan değil süt dökmüş kedilere benzetenler oldu. Ancak bu süt dökmüş halleri esasta “Nasıl parayı katlarız” hesabının yansımasından başka bir şey değildi. Kaldı ki çok geçmeden bu anlaşıldı. Bünyesinde 12 bin işçi çalıştırmakla övünen bu has kaplan BOYDAK’lar bir anda 1000 işçiyi işten çıkarırken kendileriyle ‘uyumlu’ Öz Ağaç-İş ve Öz İplik-İş eliyle de sözleşmede yüzde sıfıra imzayı çakınca ilk 500’deki yerleri hem sağlamlaştı hem de çıtayı yükseltip cirolarını ve kârlarını ciddi biçimde artırdılar.
İŞÇİLER SORGULUYOR, YOL ARIYOR
Evet, bir örnek. Ama Kayseri’nin en önemlisi olan bu Anadolu Kaplanı örneği işçiler içinde de sorgulanmaya başlandı. Bu kaplanlar işçiye hep “Üzümü ye bağcıyı dövme, ekmek veren yere ihanet olmaz, iyi bir Müslüman’ın çalıştığı yerde kanaatkâr olması” üzerine laflar ederlerdi hatta Bellona’da hakkını arayacak olursa takma isimle “Olgun Müslüman’ın özellikleri” broşürlerini dağıtarak işçi yatıştırılmaya çalışılırdı.
İşçilerle yaptığımız görüşmelerde özellikle son dönemde bir mücadele etme isteği oluşmuş durumda. Ama yerleşik bürokratik, hatta patronlara işçi ismi vermeye kadar varmış bulunan bir sendikal yapının var oluşu ve işçi hareketinin zayıflığı nedeniyle ciddi bir mücadele geleneği henüz yok. Kendi deneyimleri ile biriktirmeye çalışan işçilerin en büyük isteği birçok işçi eyleminden haberlerinin olması.
İŞÇİLER BİRBİRİNDEN HABERSİZ!
En son görüştüğümüz ve firma olarak bir döneme damgasını vuran HES Fiber Optik işçileri de aynı sorundan şikayetçiler. Ne yapmalıyız diye sorduğumuz işçiler: “Valla anlattığınız birçok işçi toplantısından, işçi örgütlenmesinden haberimiz yok. Bir kez bunları birleştirmemiz lazım” diyorlar genelde. Söz alan diğer işçiler de sendikaları Türk Metal’in problemleri çözmek yerine sorun yarattığını anlatarak, başka bir sendikanın gelmesi gerektiğini söylüyor. Her ne kadar işçinin kendi örgütlenmesinin yolları anlatılsa da hâlâ dışardan bir beklenti mevcut.
Ancak görüştüğümüz HES Fiber işçileri olumlu deneyimler çıkarmışlar. “İşçilerin evleri de bizim için önemlidir” diyerek arkadaşlarının da onayını alıyor bir işçi. Hemen hepsinin birçok önemli fabrikada da tanıdıklarının olması; “Onlarla da bu işleri konuşalım tartışalım ve toplanalım” demelerine sebep oluyor.
İşçilere soruyoruz: “Ladin Mobilya işçileri iki hafta önce sendikalaştılar, Başmısırlı işçileri topluca noterden şikayette bulundular, işçiler piknik yaptılar, sorunlarına karşı şubat ayında yaklaşık 250 işçi toplantı yaptı haberiniz var mı?” Biri hariç hepsi “Hayır” cevabını veriyor.
İŞÇİ GAZETESİ İYİ OLUR
Tüm işçilerin birbirinden haberi olmamasının büyük eksiklik olduğunu söyleyen eski HES işçisi Ercan, önümüzdeki günlerde çıkacağını duyurduğumuz gazetemizin sanayi ekinin çok iyi olacağını ve heyecanlandığını söylüyor. Bir diğer işçi de, “Bu çok iyi olur, yetmez toplantılar yapıp sendikalar ve yasal haklarımızla ilgili bilgiler edinelim. Deneyimli mücadele eden işçilerle buluşmamız iyi olur” diyor.
Kısa süreli bu çay bahçesi sohbetinde ortaya çıkanlar ve geçen aylarda yüzlerce işçi ile yapılan toplantıların artık bir ileri noktaya taşınarak, mücadeleye işçinin katılmak istediğini gösteriyor bizlere.
“Kayseri’den bir şey olmaz diyordum ya abi, işte o fikrimden vazgeçtim” diyen bir Ladin Mobilya işçisine kulak verelim:
- Abi 3-4 yıldır anlatmaya çalışıyordum, şöyle yapalım böyle olsun diye kimseden çıt yoktu. Ama sorunlar gırtlağa gelince patronun adamı zannettiğimiz işçiler örgütlenmede en önde yer aldı vallahi.
- Yani sonuç ne?
- Valla işçiler sıkıntılarına karşı birleşebiliyormuş bunu çok iyi öğrendim.”
- Bundan sonra ne yapacağız?
- Şu yamuk sendikaları temizleyeceğiz abi. Sonra piknikte konuştuğumuz gibi diğer fabrikalardan işçilerle ortak olarak birleşeceğiz. Patronlar nasıl birleşiyorsa biz de öyle birleşeceğiz. Tüm arkadaşlarımız çevresinden işçileri de birleşmek için teşkilatlanacak başka yolu yok.
Piknikte, “KUMTEL’de de aynı şeyler var eski çalıştığım metal fabrikasında da. Gelmiş Çelik-İş Sendikası, ne varlığı belli ne yokluğu. Aslında yok gibi. El ele vermek ve mahallemizdeki işçi arkadaşlarımızı da örgütlememiz lazım. Başka yol kalmadı ki abi” diyen Genç İşçi Muzo’da yolu göstermeye çalışıyor.

TOPLANTI İŞARET FİŞEĞİ OLDU
İşçiler krizin etkilerine karşı, mücadelenin olanaklarını, sendikalaşmayı tartıştıkları bir toplantıyı şubat ayında yapmışlardı.
250 civarı işçinin katıldığı toplantıda söz alan 25 civarı katılımcı birleşme çağrısı yapmıştı.
Toplantıda ayrıca bir işçi mitingi yapma, bir işçi gazetesi çıkarma, dayanışma merkezi kurmak gibi kararlar alınmıştı.
Kayseri’de Mitingi yapan işçi ve emekçiler şu günlerde de gazetelerini çıkarmaya hazırlanıyorlar.

KAPLANLAR İŞÇİYE DÜŞMAN
BOYDAK GRUBU: Kayseri’nin en büyükleri. Açıklanan 500 büyük listesine giren 14 firmanın 5 tanesi Boydak Holding’e ait. Binlerce işçinin emeği ile var ettikleri firmalarda işçiler hiç de rahat değiler.
HES KABLO: 1000 civarı işçinin çalıştığı fabrikada entegre üretim yapılıyor. 110 ülkeye mal satılıyor. Türk Metal Sendikası örgütlü.
BOYTAŞ MOBİLYA: 3500 işçinin çalıştığı ve Bellona markası ile anılan fabrikalarda Öz Ağaç-İş örgütlü.
İSTİKBAL GRUBU: İstikbal ve Merkez Çelik fabrikalarında 3 bin civarı işçi çalışıyor. Burada da Öz İplik-İş ile Öz Ağaç-İş örgütlü. Yüzlerce işçi işinden oldu ve yüzde sıfır zamma imzalar atıldı. Gerekçe: İşyerimizi kurtarmalıyız. Sonuç: Patronlar ciddi kârlarla bu sezonu kapadılar.
BOYÇELİK: Kanepeler için yay üreten fabrikada 500 işçi çalışıyor. Sendikanın işçiler üstünde baskısı olduğu bizzat işçiler tarafından söyleniyor. Çelik-İş örgütlü. Bu fabrika da kârını artırmış durumda.
KUMTEL: 1300 civarı işçiyi kriz gerekçesiyle 700’e düşürdü. Bir gün bize çalışıp fedakarlık edeceksiniz diyen Fabrika sahibi Mustafa Köseoğlu 3-4 ay sabredin sırtımız yere gelmez demişti. Evet sırtı yere gelmedi ama kendisinin.

İLK 500’DEKİ KAYSERİ FİRMALARI
1 Hes Hacılar Elektrik San. ve Tic. A.Ş.
2 Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş.
3 Boytaş Mobilya San. ve Tic. A.Ş.
4 Merkez Çelik San. ve Tic. A.Ş.
5 Orta Anadolu Tic. ve San. İşl. T.A.Ş.
6 İstikbal Mobilya San. ve Tic. A.Ş.
7 Keskinkılıç Gıdaa San. ve Tic. A.Ş.
8 Has Çelik ve Halat San. Tic. A.Ş.
9 Boyçelik Metal San. ve Tic. A.Ş.
10 Kumtel Day. Tük. Malları Plastik San. ve Tic. A.Ş.
11 Saray Halı A.Ş.
12 Boyteks Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
13 Erbosan Erciyas Boru San. ve Ticaret A.Ş.
14 Yataş Yatak ve Yorgan San. Tic. A.Ş

KANEPE DEVRİMİNDEN ANADOLU KAPLANLIĞINA
Kayseri’de sanayinin gelişmesinin “Kanepe Devrimi” ile olduğunu iddia eden çevreler olduğu biliniyor. Gerçeklik payı olduğu söylenebilir. Zira ağaç sektörü açısından ilk tercih edilebilecek bir il olmamasına rağmen geliştirilen çekyat ya da kanepe ile bu sektörde patlama olduğu söylenebilir. Ağaç ile eş zamanlı olarak gelişen tekstil sektörü de Adana’ya yakın olmasının sonucu olarak özellikle iplik üretiminde önemli bir yere gelmiş durumda Kayseri.
Anadolu Kaplanları olarak bilinen ve başta Kayseri ve Konya olmak üzere Muhafazakar geleneğin de hakim olması işçi ve emekçi hareketinin de engellenmesinin bir kaldıracı yapılmış. 2005’te hazırlanan “Orta Anadolu’da Değişim ve Muhafazakarlık” adlı ESİ (European Stability Initiative) raporunda bu veriler dikkat çekiyor. İslami Kalvinistler olarak adlandırılan Kayserili işadamlarının modern sanayi üretimi ve AB ilişkileri ele alınarak Protestan iş ahlakına sahip oldukları vurgulanmıştı.
Bu raporun AKP iktidarı ve kapitalist üretim ilişkileri açısından bir yere oturduğu ve AKP’nin Batı ile Anadolu arasında uyumlaştırıcı bir rolü olduğu söylenmişti.
(Kayseri/EVRENSEL)