TSK yüksekperdeden savurduğu tehditlerle medyaya çeki düzen verirken, tedbir almayı da ihmal etmiyor. Öncelikle suçu örtbas edebilme derdinde olan TSK, kanıt sayılabilecek silahların taburdan çıkışını sağladı. Taburda, özellikle bomba atar silahlar başta olmak üzere, birçok silah yenileriyle değiştirildi.
Bunun yanında dışarıya bilgi sızmasını engellemek için askerlere konuşma yasağı getirildi. Askerler düzenli bir biçimde ankesörlü telefondan ile aileleriyle konuşabilirken, yeni karar ile askerlerin ancak acil bir durum olursa, komutanın izni ile aileleriyle görüşebileceği ifade edildi.
Telefon görüşme yasağı ise, patlamanın olduğu 28 Eylül tarihinden 3 gün sonra alındı ve telefonlar o gün kesildi.
Ayrıca terhiz olan askerler de uyarılılıp çevrelerine ve ailelerine bu olayla ilgili herhangi bir şey söylememeleri “öğütlendi.”
Katliamlara imza atan bir ordunun delilleri yok etmesinde ya da bu cinayetle ilgili tanıkları korkutmasında şaşılacak bir şey yoktur. Kendi içinden sızan haberlerle başı bir çok kez ağrıyan ordu, yeni örneklerin yaşanmaması için şimdiden işi sıkı tutuyor.